Tarihsel bir işlevin ve tarihsel bir işlev üslenilmesinin; halk üzerindeki olası etkisinin rol modelci bir basıncı vardır. Bu basınca değin anı izlerinin, halkın unutamayacağı bir çekenlik ve aidiyet alanı olması vardır. Bu gelenekçi işlev aidiyet basıncı hesabıyla, her işlevi bitmiş geleneğin toplum dışına atılmasını halk anlayamaz. Bunu anlaşılır kılmanın yolu, yeni sembol ize edilen bir açıklama ile toplumun eski gelenekçi simgesi üzerinden yeni tutum inşa edilir. Yine bir genel inanç olan ve gündemi sıkça işgal eden başörtüsü kullanımının eski işlev anlamı; aidi olan kişiyi,ittifaklardan toplumun uyruğu kılmanın statüsü sel anlamıdır. Bu tür ittifaklar ortadan kalktığından başörtüsü kurumu toplum dışına atılırken, başörtüsü geleneği yeni sembolik değerleri ile halkın içinde inanç yaşaması olarak kalmıştır.
Başörtüsü gibi birçok toplumsal kullanılışların terk edilişlerinden bir süre sonraki yaşam içinde, başörtüsünün o kullanımını destekleyen toplumsal dayanaklar ortada yoktu. Hem insan ömrü ile sınırlı, hem toplumsal işlevin kullanımı ile sınırlı olan böylesi sözlü aktarımların kavranmasında, dayanaklarının; günlük gözlemlerden yan yana okunarak anlaşılır olması vardı. Ancak günlük gözlemlerdeki uygulamalar, o günün başörtüsü kullanımını açıklayamıyordu. gözlemlerinin, sürüp giden, haldeki uygulanır somutunun olmaması nedeni dikkati çekiyordu. Bu yitip giden temel toplumsal gerçekliğin haldeki süren yüzeysel ve şekilci sembolizmiyse bir şekilde, açıklanıp anlamlandırılmalıydı. Hem de o günün kendi sosyologlarınca (belletmen, öğretmen, ahlakçı, nebi ve peygamberlerince) .
Başörtüsünün, bir zamanlardaki toplum için toplumsal hayatiyete değin önemi vardı. Bu hayati önemdeki başörtüsünü kullanmanın gerekçe nedeni, şimdi; ortadan kalkmıştı. Böylesi arkaik ve bir anısal söylemleri taşıyan başörtüsüne değin sözlü aktarımların, giderek tabucu kutsal söylenmesine bakılamaktan da, eski mesajı anlayamadılar. Ancak yine de insanlar; tapınaklarda ve sosyal hayatın geneli içinde gelenek olacaktan, başörtüsü kullanımını sürdürdüler. Başörtüsünün böylesine sürdürülmekte olmasına da, o günün sosyal ahlakçıları, çeşitli anlama ve tanımlamalar getirmişlerdir.
İşte dinlerinde yaptığı budur. Toplumsal işlevi bitmiş, sosyal genetik etkinliği işlevsizleşmiş olan başörtüsü sembolizmini, tabu kılıp, kutsal bir hatıra olacaktan, sosyal bir genetik kodla, aktara aktara geleceğe taşımaktır. Başörtüsünün tüm inançlara yansıyan kullanımı bu türden de, parça bölük olan, eski toplumsal düzenleşilme aktarımıdır. Şimdiki halde gerekçesi bilinemez olduğundan, kutsal olanın sembolü ilen tabu anlamalarıyla yüklenen şimdiki aktarım ve yorumları; geçmişin tanımlanamayan bir ayak izleri arkaikliğidirler.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.