Safran vurdu oturdu yüzüme,
Nasıl sevdaymış bu anlayamadım.
Kan kıran oturttu ağrımayan dizime,
Nasıl sevdaymış bu anlayamadım.
Bir sevda ki ulaşılmaz, tarifi zor,
Dereler ırmak, gözümde sonsuz yol,
Önce sönmeyen ateş oldu, sonra kor,
Nasıl sevdaymış bu anlayamadım.
Yüce rabbin gazabı mıydı bu?
Damarda kan değil, azgın akan su.
Hiç çıkmıyor ki aklımdan o,
Nasıl sevdaymış bu anlayamadım.
Ateşin üstünde debelenen kelebekler gibi,
Al beni al derim al al içeri,
Üç günlük ömrümü yedi bitirdi,
Nasıl sevdaymış bu anlayamadım.
Avcıydım, ava çıktım da avlandım,
Vurmak istediğim bir ceylana bağlandım,
Kılıçsız şövalyeler gibi dolandım,
Nasıl sevdaymış bu anlayamadım.
Her gülün bir dikeni varmış,
Benimkinin dikeni yaktı beni,
Uzanmış dalları kavramış sarmış,
Nasıl sevdaymış bu anlayamadım.
Özletti kasırganın estiği gibi,
Özletti vampirin kan içtiği gibi.
Özletti umutsuzun ölümü gözlediği gibi,
Nasıl sevdaymış bu anlayamadım.
Bak yıldızlar özlemiş bana kayıyor,
Bak şimşekler özlemiş bana çakıyor.
Bir tek sen kaldın özlemeyen beni,
Nasıl sevdaymış bu anlayamadım..
Kayıt Tarihi : 20.1.2009 18:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)