Anladım ki umurunda değilim…
Bugün de akşam oldu.
Benim için bir kez bile doğmadı gün.
Akrebine basa basa koştum peşinden
Benim için bir dakika durmadı…
Merak edip arkasına dönüp bakmadı.
Haklı olmasına haklıydı ama okusaydım da
Bilim adamı olamazdım.
Benim topraklarım killi, kaygan hafriyat kamyonlarının yığdığı,
Çocukların olsa olsa baba ve anne olacakları
Evcilik oyunlarına tabak,
bardak ve erkekler en fazla suda gemi
rüzgârda gazete kâğıdına uçurtma
ve acılı evlerin kapılarındaki ayakkabıların
üstüne basa basa alıp kaçılan ekmek parçasına sevinçliydiler…
Babasına kızıp oğlunu tokatlayan ve hep
Kızlarına ağlayan,
Annesi, ananesi ve her şeyi unuttuğu gün ilk defa çocuk olan
Ninesine benzeyecek çocuklardık…
Ağlasak ağlasak
Ölümüze, dirimize ve asla gülmeyen yüzümüze ağlardık…
Gülsek gülsek
Kemal Sunal filmlerine, bebeklerimize ve eski resimlerimize gülerdik…
Ve dövüştüğümüzde kimilerimiz Cüneyt Arkın, kimilerimiz Yılmaz Güney, kimilerimiz hep figüranlardık.
Kadınlarımız renk renk yünlerle Zeki Müren kirpiğinde gözünü kırpmadan,
beyazına hayran ören bayanlardık.
Yıkayan bayanlar, kuyudan su taşıyan, çeşmeye ağzını dayayan
Çok sonraları evlerine telefon bağlanan…
Televizyonu mucize sanır
ne görsek inanır, ne duysak yemek tarifleri gibi yazar yapardık.
Kızlarımız eninde sonunda sevginin kazanacağına inandı,
annelerini hiç dinlemediler…
Oysa annelerinin fırlatabilecekleri kadar uzağa düştüler.
Benim yaşadığım dünyada;
Dişçilerden, doktorlardan, çingenelerden, köpeklerden, camı çalan birilerinden
bi de kaderden korkulurdu.
Bu yüzden kaderi bekler kımıldamazdık.
Depremde yedi adım sonrası kaderimizdi.
İlk sevdiğimiz adamla kan revan geceler tek bildiğimizdi.
Benim topraklarım killi kaygan ve su fışkırırdı her dokunduğun yerden.
Bu yüzden batmadık boyumuzu geçen yerlerde.
Bazılarımız tuzlu suda yüzmeye,
bazılarımız kimseyi üzmemeye,
bazılarımız yerimize alıştık.
Şiirlerde ve kitaplarda gittik o ülkelere ve hiç anlamadık Paris’te içilen çayın
Çayla olan ilişkisine.
Hiç bilmecesi olmayan
Hiçbir yarışma programında sorusu çıkmayan sınavlardaydık.
Hepimiz mahalle mahalle sınıfta kaldık.
Sokaklarımıza hürriyet ve çiçek isimleri, caddelerimize beylerin ağaların ve ceza evlerinin isimlerini bir arada koydular.
Nedenini çok sonra anladım…
Yürüyerek gidilir, koşarak çıkılırdı okullarımızdan ve
okul inşaatından kalan toprak tepeler dağlarımızdı.
Bazı çocuklar bu dağlara çıktılar,
Sonra diğerleri…
O çocukların bazıları ceza evlerine seçildiler temsilen ve bazıları öğretmen olabildi aynı kitapları okutmaya görevli…
O kitaplar ki içerikleri Fatiha kadar değişebildi…
Bizi anlatan şarkıları, bizi ağlatan şiirleri ve bizim gibi yaşamasa da anlatabilenleri sevdik, takdir ettik.
Şairlerin şairlere mektubunu bulsak da okumadık.
Size diyeceğim o ki
Taşıdığımız sular yetmedi
Ya pişmedik ya yandık
Her birimiz bi tencerede
Birilerinin sofrasına gelene kadardık.
Arılar, karıncalar ve biz memeliler
Doğduğumuz gün öleceğimize inandık.
Ne yapsak yarım kalacak diye hiç bişey yapmadık.
Hayat aşka tutundu tutunalı boşlukta dönen
Çekim ekli fiilleriz biz,
Ölsek de Yunus olur, Veysel olur, Ali olur, Veli olur,
Sevmezse deli olur yine döneriz biz,
Bizim topraklarımız
Killi, kaygan ve hafriyat artığıydı
bu yüzden diktiğimiz çiçeklerin çiçek açtığını
hiç görmedik…
Kayıt Tarihi : 6.11.2007 12:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ANLATTIM Bizim topraklarımız Killi, kaygan ve hafriyat artığıydı bu yüzden diktiğimiz çiçeklerin çiçek açtığını hiç görmedik…
Hüzünle okudum... kederle...
Öylesi etkilendim ve hüzünlendim ki ifade etmekte zorlanıyorum.
Her okuduğum şiire bir cevabi msj. yazarken, seninle kilitlendim.
Tüm bildiğimiz, isyanlar içinde haykırdığımız ama yinede kaderimizmiş gibi
yaşadığımız günümüzdü bu çünkü....
Dünlerimiz böyleydi
Yarınlarımızında bu olacağı kesindi.
İşte acısı yüreklerimizi paralamasın, yakmasın tenimizi öylesine yaşanmışlıklar diyorsak eğer,
kalmasın yeni goncalanmış filizlerimiz susuz, goncalarımız renksiz istiyorsak,
Çökmesin kara bulutlar gün gören aydınlık odalarımıza istiyorsak,
Duamız bereket diye yağacak yağmura olsun.....
Bir kıvılcım yeter buna.
SEN yeterki YETER DE!
Aydınlık yarınlara hep birlikte...
Sevgi yüklü saygılarımla.
ne denir bu doğrulara nasıl yorum yapılır onca haksızlık yaşanmışlığa elleri kalemi öpülesi şair var ol ve yaz lutfen yaz saygıyla
müzeyyen başkır
TÜM YORUMLAR (4)