Sadece kavakların ve buğday tarlalarının olduğu bir yerde,
Ha bir de babamın diktiği reçellik gül bahçesinde geldim dünyaya.
Duvarları kalın bir evdi galiba, bir de ahır vardı…
Bir de bahçede bir su kuyusu.
Altıma bir bez bağlardı anam ya da Hatçe Ana belki de ablam.
Ama hatırladığım bir şey vardı sıcak mı sıcak bir toprak.
Büyüyünce öğrendim, adı höllükmüş şimdinin çocuk bezi…
Vay anam vay teknolojiye bak.
Neyse dostlar durum orada böyle.
Bir ırmak vardı bildiğim,
Bir de orada balık tutan rahmetli abim…
Bir de hep sonradan duyduğum dört yolun uşakları,
Hala merak eder dururum kimdi onlar.
Elbet bir gün sorarım.
Hatırlayamadığım bir yolculuk ve İstanbul.
Babam bir fabrikada işçi, adı Mecit.
Aslında daha önce gelmiş İstanbul’a, ben hatırlamıyorum.
Çünkü ben daha ondaymışım anamda değil.
Neyse dostlar durum böyle.
Rahmetli abim kendi dalgasında
Ama yaşayan abilerim hatırımda.
Bir tanesi bakkal çırağı, kıvırcık, bir gözü de akıyor…
Ha bir de bisiklete akrobasi biniyor.
Bilerek değil ha dostlar boyu yetmiyor ama biniyor.
Öbür abim, anam verem mi ne olmuş ona bakıyor.
Ben yan komşunun kızıyla zula bir yerde evcilik oynuyorum.
Anası bizi karı koca rolünde basıyor feryat figan anama koşuyor…
Ha bir de abilerim eve bilyalı arabayla talaş tozu taşıyor.
Neyse dostlar durum böyle.
Okul başlıyor taş mektepte,
Amerikan yardımı var süt tozu bir de tereyağı,
Bir de öğretmen yardımı kabuğu soyulmuş elma.
Yetmiyor dostlar, bir de babamın cebinden aşırdığım beşlikler.
Leblebi tozu, bi de belediye gazozu parası
Ve ayakkabı boyacılığı gelsin paralar.
Neyse dostlar durum böyle.
Ve o güzelim çıkmaz, Acun Sokak.
O zamanlar erguvanlar da erik ağaçları da çoktu,
Hele Memetler’in tahta köşkündeki can eriği.
Buraları hüzün dolu girmeyelim derim ama
Sırf yeni ayakkabılarımı çamurladığım için,
Elektrik kablosuyla bağlandığım
Ve çıplak dövüldüğüm mengene tezgahını unutmadım
Ve gözü akan abimin ağlayarak beni kurtarmasını…
Babam dinlerdi onu severdi keratayı haklıymış.
Sağol abi, ebedi sağol.
Neyse dostlar durum böyle.
Büyüdük karıştı aklım, savruldum.
Sen de sağol rahmetli abim
Ve lojman hayatı saçlarım briyantinli.
Lakin sırtımda çenemde hala yumruklar…
Babam patrona kızmış vur bakalım.
Abim sendikaya vur bakalım.
Diğer abim bardak iyi yıkanmamış vur bakalım.
Gözü akan yok burda ispanyol paça altında dur bakalım
Ve evden kaçış, bir fındık bahçesinde özlenen ama yıkık hayaller.
Bekle beni Filistin geliyorum.
Peki Neden?
Sen seni kurtaramazken başkası neyine tabii fiyasko.
Neyse dostlar durum böyle.
Ve kafam ellerimin içinde
Ve tüm anlattığım gerçekler.
Doğduğum o toprakları istiyorum, hakkım diyorum.
Ben benden izinsiz alınan çocukluğumu istiyorum.
İçimdeki özlemi, hayallerimi, kendimi istiyorum.
Bana vermediklerinizi değil, vermeniz gerekenleri istiyorum.
Ben çocuklarıma veriyorum bunu biliyorum.
Çünkü onlar gülüyor,
Onları kıskanıyorum.
Ben de o yoksul ama güzel çocukluğumu istiyorum.
Neyse dostlar durum böyle.
Ben gerçeği anlattım,
Siz de beni anlayın istiyorum.
Kayıt Tarihi : 11.5.2007 23:29:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ben beni anlattım, anlatılacak çok daha gerçek var ama yorgunum. Bir gün dinlendiğimde umarım anlatırım, sanmıyorum ya belki olur.
![Ünal Ulaş](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/05/11/anlatiyorum-iste-okuyun.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)