Anlatılan Ve Yaşanılan Hayat

Cihan Tarık Acandeğir 2
104

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Anlatılan Ve Yaşanılan Hayat

Beklentilerimiz de umutlarımız kadar umutsuzluğa kapılmıştır aslında. Umutsuzluk: öyle aşinayız ki bu tanıma, tanımlarken bile aslında sinyallerini veriyor her bir satırda... Nedense hepimiz büyük bir gayretle sözde yaşam savaşları veriyoruz, yanıltıyor bizi zihnimizin oyunları, tanımsızlıkla sınadığımız tüm bu yaşayış metamorfozları insanı ister istemez akıl üstü bir oyuna itiyor çılgın badireler atlatan yaşam savaşlarımızda...
sözler duyguları;duygular mantığı; mantık ise bizlerin hür iradelerini al-aşşağı ediyor fakir bir zihin teranesinde... sözde savaşlar, kuramlar, varlıklar, soykırım denilen asparagaslar, politik oyunlar hepsi aynı tema içerisinden fışkıran 1001 gece masalları kıvamında... umudunu yitiren insan benliklerinin farklı renk, ırk, dil, din gözetmeksizin yakalandığı amansız hastalık olan umutsuzluğunsa çağımızın en büyük problemi halini almasında baş rolü oynuyor bu meymeletsiz meret...
baksanıza çevrenize kaçı yaşamdan korkmuyor bakın ama görerek bakın bakmak için değil görmek için bakın.. çaba sarf ediyoruz deniliyorsa faydasız feda etmeden olmuyor bazen.. neyi feda edeceğiz ki uzayan haber başlıkları, sonsuzlaşan ve herkeste görülen depresif ve pesimist isyan arbedeleri, omurgasız canlılar kıvamında sürünerek ve kıvrılarak değişkenlik gösteren rasyonellik ve reelistlik zaman darbeleri.. hangimiz ne gibi yaşıyoruz ve hangimiz yoldan karşıya geçiyoruz bilinmiyor...
yıllardır öğretilenler ve yıllardır bu öğretilenlere verdiğimiz tepkiler değişmese de, yenilenemese de bu mantıksız mantık söyleşileri durmadan gayret ve azimle savaşanlarımız da yok değil elbette...
yani hepimizde omurgasız değiliz ya...
umutsuz olmayanlar da var elbet hayatta!
şu 22 senelik absürt hayatımın içinde yer yer sağanak yağışlı depresif anlar, bazen gök gürültülü aşklar, kimi zaman kurak ve bol güneşli arkadaşlıklar unutmadan en önemlisi tipi şeklinde de dostluklar yaşadım... esen rüzgarlara sövdüm belli belirsiz estiğinden kavuran sıcaklara küstüm beni eritip bitirdiğinden.. kaybetmekten korktum mevsimlerimi... kazanmaktansa hiç kaçmadım sevdiklerimi..
görüyorum ve söylemiyorum bazen yapım böyle; anlamadığım şeyse neden suçlanan ben iken o suçlayanların çuvaldızı bana batırmadan önce iğneyi kendilerine saplamadıkları. umutsuz toplumsal karmaşadan nasibini alan ben; bol güneşli homojen ortamların adamlığından; sonbahar akşamları esen saçma sapan bir yelin uğultusunda bu yazıyı kaleme almak için yalnızlıkla inada tutuşuyorum... ve pişman değilim diye bas bas bağırıyorum...
hayatın içi işte içi de dışı da bir ya neyse... ben sorulunca daha bir maceracı anlatıyorum olayları.. ve öyle rap ağzıyla naber dostum denilince kaçıyor insanın anlatası..
son günlerde herkeste var bir arıza herkes takar olmuş ne var ne yoksa.. kimisi maddi çoğu manevi takıntılar... anlamıyorum! insan olmak bu kadar zor mu acaba...
heyhat bre mağrur canlı, aciz varlık, tek ezanlık can taşıyan kispetli şakayık... harikulade ve alelade faklı bir döngüye ihtiyaç duyuyorum şu sıralar bu benim evrimim belki de...
inançlarım çerçevesinde (ki bunu çok sorgulayan var nedense!) geride bırakmak niyetindeyim bu boşluğun esaretini.. kökten değişmeli insan mantığıyla mentalitesiyle ve de değişmek için geri de bırakmalı tüm o geri dönüşümden onu muaf bırakacak olanları...
ben savaşımı başlattım geçenlerde de yazdım biraz ayrılık olacak biraz ayrıcalık.. insan aslında herşeyi biraz yapınca sorunlarla daha az karşılaşıyor ama ne yapayım bizde sülalecek genetik galiba biraz kavramı biraz fazla her şeyin sonunu bulmak mıdır nedir amacımız... son zamanlarda bilinçsizce çok kırdım galiba sevdiklerimi heyyy pişman değilim! çünkü insan insanın aynasıdır durup dururken kırmadım kimseyi.. her şeyin bir başlangıç bir bitiş noktası vardır ya ben bitiş noktasındayım.. kim beni unutmuş kim hatırlamış pekte problem değil kim aramış kim sormuş hiç problem değil, çünkü: " Gün Olur Devran Döner İşte O Zaman Göm"-erim bende...
hayat tilkiyle kürkçü dükkanı arasında ki bağ ile bağlamıştır bizleri.. benimle zaman öldürmek istemezsen kendini öldür ki boşa zaman harcamayalım sana hatta bilinmeyen bir yerde öldür ki bir de göm yıka pamuğu tıka zor zanaat be usta...
bu yazı böyle günlerdir sosyal çevremde yaşadığım garip olayları barındırıyor sinesinde.. ben çekinmeden söylüyorum boş adamım ben, kısa ve öz cümlelerle yılları anlatamıyorum kusuruma bakmayın. insan olmaya çalışıyorum belki de dışa vurum tarzım bu benim. önümde mükemmel zamanlar var koskoca yıllar bekliyor beni belki de ve inanmadan olmuyor bu güzel günlerin geleceğine... eskiye mazi derler bilirim bende maziden ders almakla başlamıştım tam 1 sene 2 gün önce ve insan zaman geçtikçe anlıyor haliyle... ders bitti şimdi sıra teneffüste...
çok umutsuzluk yaşantımı çok etkiledi aslında ve bu yüzden anlatılan hayatla yaşanılan hayat arasında gidip geldim senelerce.. her şeyden bir parça var bende herkesten alabildiğim şeyler öğrenmeye kapadım son zamanlar kendimi hep verici olmak hiç almamaktır aslında ben kaoslarda yanımda hep dayanabileceğim bir direk ararken sapasağlam kayalarda feragat ettim.. yıllarca aradım neyi aradığıma karar vermeden..
şimdi teneffüs bitti master zamanı: aradığım şey gerçek aşk gerçek dostluk umut edebileceğim bir hayat!
buldum...
formülü basit: eskilere rafa kaldır, yeni bir sayfa aç, başrol sen ol, yardımcı sen ol, kendin ol ve mutsuz olmanı sağlayan her şeye tepkisiz kal, dene; kalmayı dene, gitmeyi dene, savaşmayı, barışmayı dene, pişman ol, hata yap, ders al, oku, öğren, eğitil, öğret... ama ne yaparsan yap sakın kendinden çok birine değer verme...
doktora tezi: mutlu ol!

Cihan Tarık Acandeğir 2
Kayıt Tarihi : 23.1.2019 17:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Cihan Tarık Acandeğir 2