Anlat hele ! Sisinde kaybolduğun kaçıncı dağı tırmanmaktasın ? Sen keçi patikalarına razıyken kaç kez toprak kaydı ayaklarının altından ? Üstünü silkeleyip silkeleyip yeniden yola düştüğün bu kaçıncı kalp ağrısı ? Ellerini göster onlara ! Göster ellerini de görsünler tutunduğun deve dikenlerinin yırttığı avuçlarını .
Anlat hele iki gözüm !
Yutup yutkunamadığın kaç çay yarım kaldı masanda ? Kaç ihaneti yuttun da genzine saplandı anlatamamanın hançeri ? Git şimdi . Beni dinle , git ve baldıran damlat akşam yemeğine . Ağulansın ve kupkuru kesilsin bedenin . Anlaşılsın yürüdüğün sahranın acımasız kum fırtınalarıyla nasıl cebellenip her dakika boğulduğun . Ağulansın diyorum bedenin . En azından ölü sanıp daha da dokunmazlar belki yarana .
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Devamını Oku
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta