Anlat hele ! Sisinde kaybolduğun kaçıncı dağı tırmanmaktasın ? Sen keçi patikalarına razıyken kaç kez toprak kaydı ayaklarının altından ? Üstünü silkeleyip silkeleyip yeniden yola düştüğün bu kaçıncı kalp ağrısı ? Ellerini göster onlara ! Göster ellerini de görsünler tutunduğun deve dikenlerinin yırttığı avuçlarını .
Anlat hele iki gözüm !
Yutup yutkunamadığın kaç çay yarım kaldı masanda ? Kaç ihaneti yuttun da genzine saplandı anlatamamanın hançeri ? Git şimdi . Beni dinle , git ve baldıran damlat akşam yemeğine . Ağulansın ve kupkuru kesilsin bedenin . Anlaşılsın yürüdüğün sahranın acımasız kum fırtınalarıyla nasıl cebellenip her dakika boğulduğun . Ağulansın diyorum bedenin . En azından ölü sanıp daha da dokunmazlar belki yarana .
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta