Sevgili Kızım Azra;
“Anlat babası! ” dediler bana ablaların,,amcaların,teyzelerin…
Öyle bir anlatmak istiyorum ki seni; ben anlattıkça, bütün engeller kalksın istiyorum,hayatının baharındaki bütün filizlerin önünden.
Hani bir bahar sabahı güneşli bir güne uyanmışsınızdır,pencereyi açarsınız ve kıdemli bir ağacın çiçeğe durmuş dallarının birindeki neşeli bir kuşun cıvıltısı dolar ya odanıza,hani sadece duyarsınız ya cenneti,işte ondan daha güzeldir benim kızımın sesi…
İnsan her gün anımsar mı aynı gözleri? Onun gözleri; berrak akan bir derenin içindeki siyah çakıl taşlarından daha siyahtır ve yakar yüreğimi bakışları.
Her gün bir güneşin doğduğunu sanıyor bazıları.Oysa sen benim gözlerime bakıp her güldüğünde,başka bir güneş daha doğuyor benim dünyama.
Sen dünyama girdiğinde ben bir başka benle tanıştım.Sanki seninle beraber bende doğdum.Doğum gününe izinsiz ortak oldum kızım beni affet.
Umudumun filizi oldun. En çirkin yüzler bile sevimli artık senin şerefine. Güzel gözlerine umutsuzluğun gölgesi düşmesin diye,ceviz kabuğundan koca bir gemi yapar baban bu acımasız hayat okyanusunda ve daha sıkı asılır küreklere…
Sana o kadar uzak bir diyardayım ki şimdi kızım.Hasretin de senin gibi nazlı biliyor musun? O da senin gibi inatçı J Hasretin de senin gibi bırakmıyor peşimi be kızım.Neden senden uzak olduğumu soruyorsundur eminim.Senin ve kardeşinin geleceği için,o narin bedeninin dayanamayacağı bir coğrafyada,üstelik akşamları koşarak gidilecek evleri olamayan amcalarınla birlikteyim kızım.
İnsan bazen tek başına aşamaz bazı engelleri,arkadaşlarına ihtiyaç duyar ve onların yardımıyla aşar.Senin kulaklarının da iki tane arkadaşa ihtiyacı varmış.Onlar yardım edeceklermiş dünyada var olan sesleri işitmene.
Korktuk önce,ama sen o küçücük yüreğinle o kadar büyük bir olgunlukla kabul ettin ki bu yeni arkadaşları,kuyumcu vitrinlerindeki pırlanta küpelerden daha değerli olduklarını hissettirdin onlara.Keşke herkes senin gibi tanımlayabilse arkadaşlığı süslü gevezem.
İnsanlar bu dünyada hep anlaşılamamaktan veya yanlış anlaşılmaktan şikayet ederler.Bunun tek sebebi insanların birbirlerini iyi dinlememeleridir.Yani kısacası işitirler ama duymazlar.Unutma kızım! O arkadaşların sadece işitmene yardımcı olacaklar.Duyman için dinlemen gerekir.Can kulağıyla dinle sana anlattıklarımı.Belki o zaman engelleri yüzünden özürlü sayılan kardeşlerinin,ablalarının,ağabeylerinin haklı isyanlarını da duyarsın…
Ufuk Baysal
Kayıt Tarihi : 1.12.2008 19:56:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Aslında bir düzyazı daha doğrusu bir mektup.Bir yaşından buyana işitme cihazı kullanan,işim icabı iki yıldır hasret kaldığım kızım için yazdığım bir mektup.Aslında ona hitaben yazdığım bu mektup,mektubumdada belirttiğim gibi engelleri yüzünden özürlü saydığımız,küçücük yürekler için bir haykırış olsun istedim.Onlardan korkmayalım,onlara acımak ve üzülmek yerine onlar için birşeyler yapalım.Bu mektup Saygı Özel Eğitim Kurumlarının düzenlediği bir kitap projesinde yerini aldı.O anne ve babaların mektuplarını okumanızı öneriyorum.Ateş sadece düştüğü yeri yakmasın lütfen...
![Ufuk Baysal](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/12/01/anlat-baba.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)