Anlaşılmaz Masal Anlatımı

Gölgelerde saklı bir şarkıydı sevdiğim
Bir salkım elma yalanında
yalnız bir kurtçuktum ben
Sen ise
İnce bir damak kıvrımı iki diş arasında.
Kol kola girmiş iki tükürük taneciği
düşüverdi rüyama
Ki ben daha çocuk çocuk yansırdım aynalara;
Oysa yalnız ben mi efkâr kışkırtan
bu talihsiz sahnelere?
Ki o gün yazılmıştı
tadınsız bir başlangıç yeminine götüren öfke yöngesi.
Ellerin miydi bilmem koşarak kaçma çabasındaki?
Ve olur da kırparsa gözkapaklarını felek çıkmazı,
Bir merhaba aksine doğan
ıssız bir yalnızlık anımsatır
soysuz gölgelerde gönül hırsızı.
Coştunda eller mi azarladı?
Çünkü bir bardak su terinde
tersine gelişmiş bir azınlık sevgi dediğin.
Olur mu böyle yalnızlık salgısı uzantılar her gecede?
Ellerin değil miydi ıslatan gözlerimin buğusunu
tel tel kadayıf kızartısında?
Ve anlatılan yalanlardan mütevellit,
Sakallı bir kız çocuğu doğuran
lepiska saçlı oğlancık,
Gönlünü kaptırmış maviş gözlü bir dana yavrusuna.
Anında yayılmış bu sevda akıntısı şehrin tılsımına.
Yarasalar, yaramayasa bir serzenişle
kopuk gözkapaklarından;
Uzak iklimler arzular olmuş.
Bir yılan ürküntüsü taşımış adı
yıllar yılıkaranlık bir gar anımsatöründe.
Anasının koynundan kopardığı
bir tutam kıl hırçınlığında hüzün taşımış yüreğine.
Yılların içinden geçip,
beyaz bir sakal bulutu griliğinde dokunmuş geleceğine.
Satırlarda kaybolmuş bir eskici kadın çığlığı dolanmış kirpiğine.
Ve ellerde beliren buruş bir cinayet öykünmüş düşüncesine.
Böyle gelmiş böyle gider bir masal anlatımı bu da işte.
Ne kadar gerçek olabilirse, o kadar yalan…

(haziran 2000 kemer)