Anlaşılmak mı İstiyorsun?. - Garib Çoban

Anlaşılmak mı İstiyorsun?.- Garib Çoban

Madem yola çıktın gel benimle.
Herkese sorsan bilir, ama herkes bilinmez.
Çünkü insan karşılıksız sevemediği için hep eksik.
Kendisine kapılar açılan kişi.
Anlatılan değil, dinleyen kişi!..
Ancak dinleyenler daveti kabul eder. En'am-36)
Rüzgarın önüne kattığı yapraklar gibi kendini yollara vuruyor sözsüz iletişim kuranlar.
Mutlu insan ister istemez kendini eski sınırların içine hapseder.
Sevmeyi öğrenmek gerekir,
iyilerden olmayı öğrenmek gerekir.
Sevdiğini söyleyen insan bu sırrı ilahiyi iyi anla, biz aşk şarabıyla sarhoş olduğumuzda henüz üzüm yaratılmamıştı.

Bazen mutluluğu bilmek için üzüntü.
Sessizliği takdir etmek için gürültü.
Varlığa değer vermek için yokluk gerekir.
Sanki her daim hayatımın bir parçası olmuşsun gibi.
Oysa, insan insandan esirgediği sevgiyi başkalarına nasıl bağışlar?..
Kendim Estağfirullah ile ele aldım kendimi, teheccüt vakti besmeleyle yeniden iyileştirdim.
Sevdiğini söyleyen insan bu sırrı ilahiyi iyi anla, biz aşk şarabıyla sarhoş olduğumuzda henüz üzüm yaratılmamıştı.

Allah'a, Zât’ında Allah olarak ibadet edenlerin sayısı çok azdır.
Öyle görülüyor ki, kendini tanımak ve değiştirmek, insan için yapılması hepsinden zor bir iştir.
Herkes nefsinde kurduğu kadarıyla O’na ibadet eder.
Sevgi seven için ne esaslı sözdü doğrusu.
İnsan deryadır; sığ bir göl değil, derin bir denizdir.
İçine neler sığdırdığını hiçbir zaman tam olarak bilemezsin.
Sevdiğini söyleyen insan bu sırrı ilahiyi iyi anla, biz aşk şarabıyla sarhoş olduğumuzda henüz üzüm yaratılmamıştı.

Şimdi fark ettim de başlangıç cümlesi itibariyle biraz aşk hikâyesi gibi olmuş.
Ama evet, bizimkisi zaten bir aşk hikâyesi.
Dünya içinde nice insanlar var.
O insanların içinde nice dünyalar var.
İçimizin el sürdürmediği acılar, bizi insan ediyor.
Kimse bilmez kimsenin içindeki o dünyaları.
Sevdiğini söyleyen insan bu sırrı ilahiyi iyi anla, biz aşk şarabıyla sarhoş olduğumuzda henüz üzüm yaratılmamıştı.

O dünyaların ve insanların nice hâlleri var.
Ey gönül; istediklerin olur ama zaman geçer.
Dem geçer, derman geçer, bir deli ferman geçer, bahçede bahar geçer.
Bağ geçer, bağbân geçer, âteş-i sûzân geçer, cân geçer, cânân geçer.
Kalplerdekini bilen ancak Allah Teâlâ var.
Sevdiğini söyleyen insan bu sırrı ilahiyi iyi anla, biz aşk şarabıyla sarhoş olduğumuzda henüz üzüm yaratılmamıştı.

Nasıl ki her insan Allah hakkında sahip olduğu bilgisine göre nefsinde kurduğu kadarıyla Allah-u Teâlâ’ya ibâdet etmekte.
Ve O’nu tanımakta ise kendi sahip olduğu bilginin dışında bir anlatım tarzını, yöntemi, üslûbu, şablonu, kriterleri, vasıfları, nitelemeleri, bakış açısını, tenzihi, teşbihi kabul etmez.
Çünkü ancak elinde doğru kabul ettiği kendi doğrusu vardır.
Bu kişiye göre başkalarının söylem ya da ifâdeleri yanlıştır.
Hakîkati ne güzel dile getiriyor teheccüt vakti.
Sevdiğini söyleyen insan bu sırrı ilahiyi iyi anla, biz aşk şarabıyla sarhoş olduğumuzda henüz üzüm yaratılmamıştı.

Ârif olan kişi, başka insanların bu konudaki görüşlerinde, meseleye hangi mertebeden veya hangi hâlin etkisi ile baktığını bilir.
O kişinin bulunduğu mertebeden ya da o an için girdiği hâl’den bakışının mertebesinin veya halinin gereği olduğunu müşâhade eder.
Ve yine o şahsın kendisine göre görüşünün doğruluğunu tasdik eder.
Ancak kemâlatta derecelendirmeye sokmak gerekirse o dereceden derecelendirir.
Ve bu derecenin üzerinde nice dereceler mertebe olduğunu bilir.
Sevdiğini söyleyen insan bu sırrı ilahiyi iyi anla, biz aşk şarabıyla sarhoş olduğumuzda henüz üzüm yaratılmamıştı.

O iddiâ eden şahsın mertebesine göre doğru veya kâmil olan şeyin bir üst mertebede doğru olmadığını ya da kâmil olmadığını görür ve bilir.
Âlemde doğru ve daha doğru; kâmil ve daha kâmil vardır!..
Bu düstûru hiçbir zaman unutmayalım.
Her bilenin üzerinde bir bilen vardır. Yusuf -76)
Hâl böyle olunca âlemdeki görüş ayrılığına sahip kimselerin münakaşalarına bakan ârif kimse insaf ederek her hak sahibinin hakkını kendisine teslim eder.
Sevdiğini söyleyen insan bu sırrı ilahiyi iyi anla, biz aşk şarabıyla sarhoş olduğumuzda henüz üzüm yaratılmamıştı.

Bu görüş ayrılıklarının olması kaçınılmazdır.
Çünkü Allah Teâlâ, kullarını eşit yaratmadı!..
Âlemde bir derecelenme vardır.
Ve bu derecelenme bu sonucu doğurur doğal olarak.
Hatta görmez misiniz ki ehlullâh da dahi henüz vuslata ermemiş, seyr-i sülûkünda kemâlat bulmamış.
Sevdiğini söyleyen insan bu sırrı ilahiyi iyi anla, biz aşk şarabıyla sarhoş olduğumuzda henüz üzüm yaratılmamıştı.

Tabir-i câiz ise geçilmesi gereken durağa henüz ulaşmamış ehlullâhı kastetmekteyim.
Gerek mîzâç ve fıtratlarından kaynaklanan gerekse bu yoldaki meşreplerinden kaynaklanan görüş ayrılıkları oluşmuş.
Keşiflerine göre elde ettiği bilgileri en kâmil bilgi zannına kapılmışlardır.
Yalnız yürümek zorunda kalsan da doğru yolda kal!..
Sevdiğini söyleyen insan bu sırrı ilahiyi iyi anla, biz aşk şarabıyla sarhoş olduğumuzda henüz üzüm yaratılmamıştı.
(Y.ed - Bir Lokma Bir Hırka Albümü)