Anlamadın, anlama! hayal şehrinin kızı;
Çileli yüreğimden süzülen ızdırabı.
Bir yanımı kemiren ince, derin bir sızı,
Bir yanımda kederin ömre vuran mızrabı...
Dost bildiğin bahtından ırayınca anlarsın,
Izdırap saçlarını tarayınca anlarsın.
Anlarsın sevgi kadar yalnızlığı da güzel;
Her sonbaharda neden yalnızdır pelikanlar…
Uzansın, gitme diye ardın sıra bir çift el,
Sarsın dört bir yanını hevesle baldıranlar…
Derdine, bende derman arayınca anlarsın,
Izdırap saçlarını tarayınca anlarsın.
Kayıt Tarihi : 1.3.2006 17:25:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sen aslında gittiğin gün düştün yüreğe
ve bittiğini zannederken bu sevdanın
göremedin ateşini göğe yükselen
köksal kardeşim
nazire ettim aklım sıra
yürekte hiç tükenmeyen sevdalılara
selamlarımla
Hasan Tan.
Tebrikler Köksal
ve bu şiir baştan sona ayrı güzel.!
sevgi ve saygıyla
Köksal kardeş,
Bir ozan dokununca bağlamanın tellerine neler neler söyler o tını bilirsin…
Karacaoğlan belki de dünyanın en kara sevdalı aşığıdır. (Hoş dünyada bizden başka karasevda yok varsa bile Türklerin göç yolları üzerindedir.) O çeşme başındaki güzelleri bağlamasıyla selamlar…
“Dostun bahçasına bir hoyrat girmiş
Gülünü dererken dalını kırmış
Şurda bir kötünün koluna girmiş
Şu benim öpmeye kıyamadığım
Kömür gözlüm der ki sevdim sakındım
İndim has bahçeye güller sokundum
Bilmiyorum nerelerine dokundum
Belli bir haberin alamadığım ”
Kara toprağı kendine yar eden Veysel bağlamasıyla gönül gözünü açmış ve bak nasıl seslenmiş yarine;
“Güzelliğin on para etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulamam
Gönlümdeki köşk olmasa”
Yine Köroğlu;
“Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icad oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır.”
Diyerek mertliğin bozulmasına isyanını acının yüreğe vurduğu mızrapla dile getirmiş…
Yine Davut Sülari, Dadaloğlu, Kaygusuz Abdal, Bayburtlu Zihni, Neşet Ertaş, Erzurumlu Emrah, Yunus Emre, Aşık İhsani, Aşık Daimi…
Gibi nice ozanlarımız kederin ömre vurduğu mızrabı dile getirmişler; kah toprağa aşık olmuşlar, kah sevgilinin saçının teline asılmışlar, kah Hakkı bulmuşlar. Bazen haksızlığa karşı durmuşlar, bazen mertliği övmüşler, yarin bir bakışına, dudak büküşüne kızmışlar ama hep güzelden yana olmuşlar. O mızrap o kadar çok yaraya parmak basmış ki hayat yazmakla bitmediği gibi yaşam devam ettikçe insanın gönlüne düşen dert ve bunun biz de yansıması da bitmeyecektir…
Dilerim ömrüne keder uğramasın…Selamlarımla…
TÜM YORUMLAR (9)