çocukluğumu hatırlıyorum,
ne çok özenirdim büyümeye,
küçülen ayakkabılar sevindirirdi beni,
beli sıkan pantolonlar,
yakası düğmelenmeyen gömlekler
bana büyüdüğümü anlatırdı..
zamanın su gibi geçmesini isterdim hep,
keşke günler ikişer ikşer geçse derdim.
Annemle gittiğim sinemada
hep o eski Türk filmlerindeki
Cüneyt Arkın olmak isterdim
yüzümde tüyler bittiğinde,
artık delikanlı saydım kendimi,
bıyıklarım daha fazla çıksın istercesine
her gün gizli gizli traş olurdum babamın jiletiyle…
zavallı babam her traş olmak istediğinde
jilet markalarına küfür ederdi kalitesiz diye,
oysa bilmezdi ki o jiletleri hep ben kör ederdim…
büyüyordum gün geçtikçe,
ayakkabı numaramda,pantolonumun bedeni de
benimle birlikte….
delikanlılık zamanlarım geliyordu yavaş yavaş,
ve hatta artık sevgilim bile oluyordu
sevildiğinin farkında olmayan…
sokağından günde kimbilir kaç kez geçtiğim,
benim gördüğüm ama farkına varılmadığım..
artık akşamları karanlık bastıktan sonra geliyordum,
her seferinde binbir zılgıt yiyerek anamdan
ve babamdan gizlenerek giriyordum eve,
annemle babamın benim için konuşmaları geliyordu kulaklarıma,
'' bu çocuğa bu kadar yüz verme''diyordu babam..
zavallı annem sessizce dinliyordu babamı,
sen konuşmayacaksan ben konuşurum dediğini
ve hiddetlendiğini duyuyordum bazen…
yine de bildiğimi okumak istiyordum hep,
arkadaşım Ahmet in hadi gidiyoruz dediğinde,
ayakkabılarımı elime alıp
sessizce kapıdan çıkıyordum
o zamanlar şimdiki gibi değildi elbette,
merak edilmem sadece nerede olduğumdandı,
insanlar şimdiki gibi değildi,insandı velhasıl,
kim vurduya gitmek şimdiki kadar olağan değildi,
en küçük bir cinayet haberi bile
gazetelerde manşet olurdu,
gazeteci çocuklar yazıyor,yazıyor diye bağırarak
satarlardı gazeteleri…
o zamanlar şimdiki gibi olsaydı eğer,
o çocukların dillerinde derman kalmazdı..
şimdi anlıyorum zavallı annemle garip babamın merakını,
insanın başına gelince anlıyormuş meğer,
meğer anam boşuna demiyormuş
hele bir evladın olsun da o zaman beni anlarsın diye..
babam boşuna hiddetlenmiyormuş geç kaldığım zamanlar…
şimdi anlıyorum kızım,
sen geç kaldığında anamın merakını,
ve babamın hiddetinin kızgınlığından değil
başıma bir şey gelmesi korkusundan olduğunu,
ve pencere önünde beklemesine kızgınlığımın
ne kadar aptalca olduğunu şimdi anlıyorum
senin sayende…
şimdi senden beni anlamanı istiyorum,
anlarmısın bilmiyorum….
Kayıt Tarihi : 5.1.2009 18:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
meğer anam boşuna demiyormuş hele bir evladın olsun da o zaman beni anlarsın diye.. babam boşuna hiddetlenmiyormuş geç kaldığım zamanlar…

TÜM YORUMLAR (3)