İki bölümlük bir filmdir hayat, bugün ile yarının birleştirildiği
Sevgi ektiğimiz yaşam ovalarından nefreti toplarız her bahar
Yangınlarla olgunlaşan bir sahnedir kâinat, acının depreştiği
Umutlar çalarız alnımıza, emanet tohumlarla geçer mi kışlar!
Sonu gelmeyen bir yaşam bildirisidir yüreğimizdeki, yokluğa, tokluğa, aldanışlara ve yangınlara direndiğimiz. Yüzümüzün güneşe dönük suretlerinde savruk bir anın parçasıdır aslında yalnızlık, toprak sarsıldıkça korkar, gök delirdikçe hayatın ne kadar anlara şahit olduğunun farkına varırız.
İçsel bir sızı giriverir böylesi anlarda ruhumuza. Yarım kalır hayallerimiz, ömrümüzün kuleleri, yıkılmaz dediğimiz anıtları bir çırpıda, bir dokunuşta yerle bir olacak gibi tüm gerçekçiliğine soyunuverir. Ağaçlar üzerimize savruldukça, kâinat delirmişliğini bize sundukça her şeyin ne kadar boş ve yalan olduğunu kavrayıveririz.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta