Sınırsız anlamlar var kırmızıda
Göğün altında iki şeyi deli ediyor
Şimdi ötelerdeki yüzüne sadık kalarak
Anlatıcısı olan o seslerden alıp hızını
Yokları var ediyor
Özlemler kırmızı
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Kırmızı en güzel renk, tonlamalar çok güzel hocam. Hayatın rengi değil midir zaten kırmızı ... tebrikler efendim şiiri ve sizi kutluyorum.
Siir çok zengin.kirmizinin her tonu dygularla kullanilmis.
Kalemini daim olsun sair👍👍
Anlamlı Kırmızılar,duygu dolu emek dolu güzel dizeler Sanki yürekten damla damla düşmüş kaleme ve işlemiş Kalem yüreğiniz daim olsun şairim
Saygılar
Bir şairin sevdiklerine verebileceği en güzel armağanı şiiridir. Her kim ki insanlık kalesinin o soylu/kadim duvarlarına bir tuğla koymuş ise, ona önyargılardan arındırılmış bir saygı duymak lazım. Sağlam bir şiiri var eden okurunun ona biçtiği değer ve okurken ondan aldığı edebi haz ile ölçülür. Duygusuz, şoven, kurgusuz, basit, kuru laf canbazlığını, günü birlik aşklarını, hayvani içsel dürtülerini ve ucuz söz oyunlarını şiir diye kitlelere (egemen medyanın da emsalsiz desteğiyle) cilalayarak sunanlar, şimdiden edebi mezarlıktaki kimsesizler bölümünden bir yer ayartsın kendine…
kalemin var olsun ağabeyim...
dize dize şiir olsun ...
Dostum Sayın AKTAŞ'a ,ANLAMLI KIRMIZILAR adlı şiirimi özel yoğunlaşmayla değerlendirmeye tabi tutmakla kalmayı adeta genlerine değin inmeye yönelik görme/kavrama merakıyla didiştiği için şükranlarımı sunuyorum.
Yapılan yorumu, hem kişiliğime gösterilen özel ilginin hem de uğraş vermekte olduğum şiirlerimi önemsiyor olmanın kesin kanıtı olarak değerlendiriyorum.
Çok teşekkür ederim Dost AKTAŞ.
Erdemle.Işıkla.
Sıcaklığın, mutluluğun, enerjinin, tutkunun, coşkunun, iyimserliğin, kararlılığın ve tehlikenin sembolü olarak değerlendirilen kırmızı’nın “Fenk Shui” adı verilen Çinlilerin objeleri yönlerine ve renklerine göre uygun şekilde düzenlenmesinin kötü enerjileri engelleyeceği şeklindeki görüşlerinde görünürlük ve ün’le özdeşleştirilmiş. Kırmızıya çok anlamlar verilmiş gerçekten de. Şiirin başlığı da bunu doğruluyordu içindeki anlamlarıyla birlikte.
Duraksız akan şiir bir solukta okunuyor. İkinci okunuşta şiirin ilk mısralarındaki gizlerin içinde kayboluyoruz adeta. “Göğün altında insanı deli eden iki kırmızıyla karşılaşıyoruz: Özlemler ve avuntular. Ancak şiirin rengine renk katan üçüncü dördüncü ve beşinci mısraların ruhuna inmek hiç de kolay olmayacak.
Özlem bir yürek yarası, avuntu ise bu özlem bir gün biter arzusunun çaresizliğiydi. O zaman kırmızının ötelerde kalan yüzünü anlamak için şimdiki yüzünü tanımamız gerekiyor. Şiirinin tümünü yeniden okuyup izini son mısralara yakın bir yerde “Şimdi” ile başlayan mısralar bir ipucuydu sanki: Şimdi o kırmızı (güneş) “ferah vadilerde bizimle birlikte dolaşsa da o her zamanki telaşsız haliyle, bizdeki özlemleri depreştiriyordu” diyor şair. O halde gündüz var şimdiki yüzde. Hatta gün doğumunun kızıllığı var ötelerdeki yüzü ne kadar parıldarsa parıldasın (ki güneş her zaman aynı renktedir) insanın içinde olduğu zaman bir gün batımı kızıllığı zamanıdır. Böylece iki farklı zamanda aynı rengin sadakatine şahit oluyoruz. Rengin “anlatıcısı olduğu sesler” şiirin ortalarına varmadan “Tüm renkler kırmızı/Sesler kırmızı dizelerinin içinde saklanmış gibiydi “avuçta büyüyen masal”daki o sesi alıp “avuntuların” yanına iliştirdiğimizde; ilk kıta da hiç görünmeyen ama “Güneşin dünyayı görünür kıldığı zamanlarda (gün doğumundan gün batımına kadar”; bir anlam gelip giriyor bu kıtaya. Bu kıtaya “özlemleri ve bir masaldan öteye geçmeyen avuntularıyla yaşar insanlar” görünmeyeni giriyor.
Bu anlatım usta şair işidir.
Noktalama işaretlerinin kullanılmadığı şiirler okuyanın insafına göre değerlendirilmeye bırakılmış demektir. Ancak hatalarımın Sayın Necdet Arlan tarafından bağışlanacağına inanıyorum. Belirtmem gerekiyor ki; ilk kez bir (bu) şiirde bu işaretlerin gereksiz olduğuna şahit oluyorum. Bu da şiirin diğer bir ayrıcalığı…
Sonuçta harikulade bir şiir okudum dost kalemden. Böyle bir dostum olduğu için de gurur duydum.
Osman Aktaş
Sıcaklığın, mutluluğun, enerjinin, tutkunun, coşkunun, iyimserliğin, kararlılığın ve tehlikenin sembolü olarak değerlendirilen kırmızı’nın “Fenk Shui” adı verilen Çinlilerin objeleri yönlerine ve renklerine göre uygun şekilde düzenlenmesinin kötü enerjileri engelleyeceği şeklindeki görüşlerinde görünürlük ve ün’le özdeşleştirilmiş.
Duraksız akan şiir bir solukta okunuyor. İkinci okunuşta şiirin ilk mısralarındaki gizlerin içinde kayboluyoruz adeta. “Göğün altında insanı deli eden iki kırmızıyla karşılaşıyoruz: Özlemler ve avuntular. Ancak şiirin rengine renk katan üçüncü dördüncü ve beşinci mısraların ruhuna inmek için bir fırın ekmek yemek lazım. Bir fırıncı çocuğu olduğum için, babamın şairliğinden aldığım cesaretle, usta şairin hatalarımı bağışlayacağına inançla aklımda oluşanları ilk kıtayı yeniden okuyup değerlendireceğim. Evet “kırmızının ötelerdeki yüzü” alttaki özlem ve avuntularla ilişkili olmalıydı. Özlem bir yürek yarası, avuntu ise bu özlem bir gün biter arzusunun çaresizliğiydi. O zaman kırmızının ötelerde kalan yüzünü anlamak için şimdiki yüzünü bulmam gerekiyor. Bu ilk mısralarda olabilir ama şiirin içinde bir yerlerde saklanmış da olabilir. Şiirinin tümünü okuyup izini son mısralara yakın bir yerde yakalıyoruz onu. Zaten “şimdi” ile başlıyordu. Kırmızı (güneş) “ferah vadilerde bizimle birlikte dolaşsa da o her zamanki telaşsız haliyle, bizdeki özlemleri depreştiriyordu” diyor şair. O halde gündüz var şimdiki yüzde. Hatta gün doğumunun kızıllığı var Ötelerdeki yüzü ne kadar parıldarsa parıldasın insanın içinde olduğu zaman bir gün batımı kızıllığı zamanıdır. Böylece iki farklı zamanda aynı rengin sadakatine şahit oluyoruz. Şimdi en zor dize, rengin “anlatıcısı olduğu sesler”. “Anlatıcı” şair olabilirdi, yokları var ettiğine göre Tanrı’da olabilirdi. Ama ikisi de değildi. Bu yine alttaki iki dizeyle ilintili olmalıydı. Evet bu şiirin ortalarına varmadan “Tüm renkler kırmızı/Sesler kırmızı dizelerinin üzerinde olmalıydı “avuçta büyüyen masal”da o sesi buluyoruz ve onu alıp avuntuların yanına iliştiriyoruz.
Ve bakıyoruz ki; ilk kıta da hiç görünmeyen ama “Güneşin dünyayı görünür kıldığı zamanlarda (gün doğumundan gün batımına kadar”; bir anlam gelip giriyor bu kıtaya. Devam edersek; bu kıtaya “özlemleri ve bir masaldan öteye geçmeyen avuntularıyla yaşar insanlar” görünmeyeni giriyor ve göründüğü halde ilk mısradaki hariç alttaki iki mısradaki “kırmızı” siliniyor ahengini hiç kaybetmeden.
Bu usta şair işidir.
Noktalama işaretlerinin kullanılmadığı şiirler okuyanın insafına göre değerlendirilmeye bırakılmış demektir. Ancak ilk kez bu şiirde bu işaretlerin gereksiz olduğuna şahit oluyorum. Bu da şiirin diğer bir ayrıcalığı…
Duygularımı katmadan şiiri anlamaya çalıştım. İçimden kendi kendimle konuştum her zamanki gibi ama bu sefer konuştuklarımı sayfaya yazdım. Sadece okuyup “ah ne kadar güzeldi” diyip geçiştirmenin bu harikulade güzel şiire haksızlık olacağını düşündüğüm için.
Böyle bir dostum olduğu için kendimle de gurur duydum.
Osman Aktaş
Bu şiir okunur şiirle şair arasında karika bir ilşiki
oluşmuş
mükemmel bir iletişim kurulmuş ...........ilham kaynağını ve güçlü kalemi ........yürekten kutlarım
S.erben
Muhterem kardeşim,Harika bir şiir okudum, Yaradan güzel gönüllere iham verince, böygüzel dizeler oluşuyor. Yüregine sağlık, Sevgi ve saygılar...
AKICI VE ETKİLEYİCİ DİZELER..ZEVKLE OKUDUM EMEĞİ KUTLUYORUM DOST KALEM..
Bu şiir ile ilgili 59 tane yorum bulunmakta