Bu şu demekti. El mana anlayışı bir kuramcı tarafında ortaya konduğunda; eğer kuramcısı aynı zamanda El mantığının eylemcisiyse kolektif süreç o kişiyle birlikte monarşin uygulama içine sokulmuş olabilirdi.
Kuramcı, El mana anlayışının eylemcisi değilse süreç bir başka kişinin eylemciliği ile devam edip monarşin süreç içine sokulmakla kesikli sürekli edilebilecektir.
Bunlar tarihin tanımadığı deneyimleyemeyeceği süreçler değildi. Tarih bir yerde birini El mantıklı bir sürecin kuramcısı kılmakla işe başlatırken diğer bir yerde de tarih birini El mana anlayışının hem kuramcısı olukla; hem kuramcısını o sürecin eylemcisi kılmakla bir süreç başlatmış olması, tarihin sıradan seyreden bir serüveniydi.
Musa sürecin kuramcısıydı yarı ve çekinik bir eylemcisiydi. Vaftizci Yahya hem kendisinden önceki sürecin (şeriatın) takipçisiydi. Hem kuramcıydı. Davut ve Süleyman kendilerinden önceki sürecin hem takipçileriydiler. Hem yeni şeriatçı (kuramcı) oldular. Hem de eylemciydiler. Davut ve Süleyman El (Yahwe) devletini kurmuşlardı.
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta