“Baş başa vermez isek taş yerinde kımıldamaz. Sen de elini taşın altına sok. Sen benim için ol ki, ben de senin için olayım. Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için. Yaşat ki yaşayasın” demenin erdemi olan söz içinde kolektiflik, fedakârlık, özgecilik erdemini ve kişilerin bunlarla giriştiği senkronlu oluşunu anlayıp, anlatıyordular.
Yalın süreçler böylesi senkron eylemlerin, öznel anlayışlarla pekişti. Çoğaldı. Çoğalıp pekişenler ilk inşanın deneyimi ve aktarım deneyimi içindeki tekrarlar anlaşılır, bilinir, öyle olması gereken meşrutlardı.
Ancak gerektirilmiş meşrut olucu hazır ortamın içine doğanlar için bu durumlar meşrut olmaktan çok öteydi. Ortamı kanıksama, ortamdaki öznel algı yanılmasıyla bu durumlar kişilere zaten böyle olması gereken, başka türlüsü olmayan sıradan bir durum, gibi geliyordu.
Bu tür tekrarları içinde yapıla gelen biliş, buluş, zorunlu oluş sonraki nesil içindeki kişilerin gözünde bir inşa, bir tarihsel oluş, zorlu bir nice git gel yapmanın içinde bin bir elekten geçirildikten sonra seçme ayıklaması yapılmakla oturmuş olan zorlu süreçler olmayıp; zaten tıpkı böyle olması gereken sıradan ve olağan süreçler gibi anlaşılıyordu.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta