AN’LAM SÜRGÜNÜ
Denize bakar, seni görürüm.
Yağmura bakar seni görürüm.
Şiire, gökyüzüne ve yüzüne bakar seni görürüm. Boyadığım portrelerine bakar seni görürüm.
Görünenin içindeki görünmeyen, değişenin içindeki değişmeyensin, anlatamadığım.
Resimlerinizle neyi anlatmaya çalışıyorsunuz diye soruyorlar ya, iyi niyetle, şöyle diyeceğim; ANLATAMADIĞIMI.
İçimdeki boşluğa ne kadar çok yazar, çizer, boyarsam, kalan kısmıdır anlatmaya çalıştığım diyeceğim.
Ayın, yıldızın, mucizelerin dışındakileri görüyor musunuz diyeceğim.
Durağanla devingenin arasında bir yerlerde bulunmanın acısının, ne olduğunu düşünebiliyor musunuz diyeceğim.
Fotoğrafa, sanata birer –çı, şiire, seviye, evrene birer –ci eklesem ne dersiniz diyeceğim.
Var olanın aynısı, kendisi, benzeri misin ki, seni anlatabileyim?
Saniyenin kaçta kaçında, ne kadar değişiyoruz?
Bu kocaman bir soru değil mi?
Anlatmaya çalıştığım soru ya da cevabı değil, çünkü ikisi de değilsin.
Böcek dilinde, ipekböceğine ya da bokböceğine sormak isterdim.
Ne yapmaya çalışıyorsunuz?
Bok sözcüğünü edebi bulmayanlara, o, dışkının içinde bir dünya, bir yaşam kuruyor, ya sen, derdim.
Ben ki aynı uğraşın içindeyim.
Çünkü ne yarında durağan, ne de düne yol alıp ölecek olan an’ın değil, hep şimdiciğin içindeki an’ın peşindeyim.
Yazdıklarımda, çizdiklerimde, boyadıklarımda seni gönderdiğim kendim, ya da kendimi gönderdiğim sensin ki eksik olan, olamayandır, anlatmak istediğim diyeceğim.
Süt taştı, kızım okula gidecek diyeceğim.
Sütün taşması profesyonel, ya da amatörce midir diyeceğim.
Kızım eği/lerek-i/tilecek diyeceğim.
kasım 2007- Ankara
www.art-arinim.com
Kayıt Tarihi : 11.12.2008 10:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!