Ne köy, ne anakara:
(Asıl vakfı gözlemciliğin)
Son derece sıradansın Ankara.
Evde iken, adım atmadığımda.
Ya da 'yaz tatilleri dönüşleri'nde:
(Çanta-valizler ellerimde)
Ulak aracından inişlerde,
Varışlarda terminalden..
Yüreğim çarpar
İnsanların yüzlerinde.
Ankara değişmez,
Ne de olsa:
Duygunun güzelini yaşayan insanlar
Ve bazen bir kız, Kızılay’da;
İki gözü iki çeşme:
Ağlamayan,
Ağlayış çeken:
Oturmuş bir taşa.
Başkaca, ya da bir kız:
Ağlayan, bir erkek omzunda,
Görürüm bazen Kızılay’da.
Veya kütleler, gülümseyen;
Coşan, kahkahaya.
Ne dar, ne geniş:
Bronx’da Londra köprüsü.
Ama, yine de, güldüğünde mutsuz;
Mutsuzun adıdır şuursuz.
Ya kahkaha koyan, ağladığında;
Kişi, pek huzursuz:
Gördüğünde birisini karşı saldırıda,
Karşı masalar anlaşır
Vurdum duymaz yansıtısı gözlerde:
Bilir insanlar;
Onlar bakar,
Sessizce bakar,
‘Bakmaz-gözükür-marjinal’e
Daha çok bakar..
Ve bazıları güler,
Bakmaz:
Daha genç olan,
Şölendedir yanındakiyle;
Yolda, kaldırımda.
*
Benim için
Başka,
Esat Caddesi:
Biricik dükkanımızın yeri-
Bu el ile evlilik yemini edildi:
Tabi buluşmalar!
(Haydi! Kavuşmalar)
“Kır Kedisi” ile yapılan ‘Akköprü
Migros-uçtuları’,
Ya ‘Çarşı Mağazası-
Köprü altı-basamak üstü-
Bekleyen’
-Kalabalığa selam duruşlar?
Neşeli gözler, bekleyen,
Kolaçan eder,
Ve hem yanındakiyle..
‘Can çıkaran-gerçek
Muhabbetler’.
Cirit mekanı,
Tunalı.
Bahçeli de vardır Ankara’da.
Ve Karanfil sokağı,
Ya da ‘onun arka bahçesi-
Filiz Pastanesi’
Ve Yüzüncü Yıl
Çukurambar, Arı Lisesi:
Sessiz-revaçta olma mekanıydı-
'Bir eğlence-anı sarayı'.
’Ekspress Cafe-çayır meydanı’,
Ancak kemanı da alan
Basar oklavayı
Sahte tohumlar Bilkent’te ekilen
Ve / fakat, mutlu ayrılıklar.
Ve konuşmalar,
Ve sessiz,
Gülümseyen bakışlar.
Flamingo pastanesi
Tunalı Hilmi’de:
Hasret türküsünden çok;
Sen türküye hasret, sok.
Ve çünkü geceleri;
Aşinadır beliren ama,
Mislince arttıran kendini
.. İz'ler:
(Kızılay’da
‘Ardından bakılan-kaçışlar’)
Koşar, bakmadan
Gerisine, otobüse giderler.
Bazen bir tele-pati:
Gençlik Parkı'na
Gider müzik dinleyen bir kedi,
(‘Genç ya da yaşlı-
Asker yeni yetmeleri’
Arasında yabancılık mı
Çekmedi?
Havuz-göl'e bakan
Oturduğu çay bahçesinde
Ve geçen eğlenceli
Deniz bisikletleri)
Orda çay içer-
(Ve bir gün gök delinmişti
Ve yapraklar içinde bir bahçe
Ve ‘askerlerin
Mola selam duruşu’nda)
Ama coşkular
Fakat mezesiz içkiler:
Yağmurlar;
Yağmurlar, iç burkan!
(Anlaşılası-zor bir Tandoğan,
Küpeye sıçrayan, ama seken)
Gök gürler,
Taşar:
‘Tek düze-kalabalıklar’
İnsana hasret,
İnsan içinde gidenler:
Tahlil de ederler ama;
Bir dem,
Onlar
Geçer kendinden..
‘Kovalar-geçit veren-
Yangına itfaiyeci
Köylüler’le gelen.
Kayıt Tarihi : 26.5.2004 09:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
bir Istanbul asigi ben en yakin dostlarim hep Ankarali olmustur.. :-))) Istanbulda yasayan dostlarim bile ANKARALIlar .... :-))
bu canli siirini sevdim Akin....tesekkurler....
TÜM YORUMLAR (4)