Ekonomide kriz var piyasalar serin
Kur yine dalgalandı açtığı yara derin
Bu gün yağmurlu geçti, hava serin
Terasta daldım düşüncelere derin.
Dolunay buluttan örtüsünün altında
Arada gülümseyip, selam yollamakta.
Gökyüzünde pamuktan bir tarla var
Ay, pamukların içine gizlenmiş yar.
Belli ki bugün nazlı yarim üşümekte
Buluttan yorganı üzerine çekmekte.
Ruhum mehtap gibi, gecenin sessizliğinde
Gönlüm ise, şuan Bozdağlar’ın eteklerinde.
Hayal denizinde yüzerken geçmişe daldım
Yaşadıklarımı, yaşadım.
Çayımı yudumlarken Manisa’ya doğru uzandım
Köroğlu Beli’ni aşıp Yunus’un beldesine dayandım.
Alperene selam verip üzüm ovasına doğruldum
Alaşehir’e varmadan köyümün yoluna koyuldum.
Bu zaman limanından, demir alıp
İlerledim tek, tek maziye, yelken açıp.
Elem ve mutluluk limanlarına uğrayarak
Bazen hüznü, bazen sevinci yaşayarak
Burası inekleri yaydığımız otlaklar
Ötede, serinlediğimiz çay ve malaklar.
Pamuk tarlasındaki Ruston motorun ritmik sesi
İnletiyor ortalığı, pat pat pat…sesi
Buz gibi suyu, uzun demir borudan atıyor tarlaya
Gırbızlı Memed dayı, küreğiyle suyu alıyor tavaya.
Üzüm bağlarının arası siyah bir bulutla doldu
Simsiyah demirden bir ejderha kesti önümüzdeki yolu
Ecdadımızdan bize yadigar tren yolu
Abdülhamit Han yaptırmış bu demir yolu.
Küçüklüğümde köyün en mevki yeri,
Şimdi virane olmuş bekleme yeri.
Cevriye abaların istasyon kahvesi
Nerede,Seferali’nin çayı ve salebi.
Sabah serinliğinde akasyaların gölgesi
Cıvıl cıvıl serçelerin ve kumruların sesi.
Ağaçtan masalar ve iskemlesi
Kırmızı şeritli tabak ve kaşık sesi
Oturmuşlar Fort Süleyman, Bıllem İsmet,
Deli Cavet,Şanlı dayı, Altınlı dayı velhasıl dostların hepsi,
Etrafa yayılan gülme ve neşe sesi.
Görünce, babamı kahvenin bahçesinde
Oyunu bırakıp oturdum iskemlesine.
Hemen bir çay geldi bana.
Soğuması için, çaydan döktü tabağına,
Çayı tabaktan içirdi babam bana
Tadı, hala damağımda.
İşte bak,zamanının köşkü iki katlı haney ev
Bahçedeki dut ve incir sanki bir dev.
Bahçenin yerinde iki beton ev
Maziden kalan sadece toprak ev.
Bak dedemin komşusu Kadir amca
Şapkası başında duruyor bakkalında.
Müşteri,atından inmeden bir şeyler istedi ondan
İstenileni,verdi tahta kapaklı boşluktan.
Canlandı hatıralarım belirdi elem
Nerede dayımlar, ninem ve dedem.
Geldim, özlediğim biriket duvarlı bahçeye
Kerpiç ev ve betonerme iki katlı ev bahçemizde.
Demir kapıyı araladım
Girip bahçeye daldım.
Babama sarılıp selam verdim
Annemin tandır ekmeğini yedim.
Geceleyin hayatta, böcek ve kurbağa seslerini dinledim.
Gündüz ise bahçemden üzüm ve incir koparıp yedim.
Erken kalkıp köyden biraz uzaklaştım
Zümrüt- yeşil Gediz Ovasını kucakladım.
Üzümler çiçek açmış, yayılmış mis gibi kokusu
Etrafa sarmış, çiğle karışık toprak kokusu.
Hani arpa ekip düven sürdüğümüz tarlamız
Nerede kıratla çift sürdüğüm bağımız.
Gece babamla üzümleri beklediğimiz sergiler
Sabah erkenden annemle örüme gittiğimiz yerler.
Maziden günümüze baktım hayat hızla akıp gidiyor
Bahçemizde at arabasının yerinde traktör çalışıyor.
Yusuf’un pembe beşiği işte orada,saya nın çatısına asılı duruyor
Tarihi beşik,görev değişikliğine uğramış, Yusuf’a hala hizmet veriyor
Salıncak olmuş, kucak-kucağa torunlar biniyor
Başlarında Memet dedeleri hep onları sallıyor.
Altında ders çalıştığım gaz feneri duvarda ışıksız
SIERA marka radyo sessiz, lüx lambası ise gazsız
Çiçek toplayıp kuş kovaladığımız yerlerde evler duruyor
Köyümde çelik-çomak yerine Ebrar ve Enes atari oynuyor.
BİZİMYUNUS
03.07.2001 Çarşamba-0.30-Ulus
22.01.2002 Pazartesi-01.30-Eryaman
22.12.2008-Pazar- 03.45-Eryamanevleri
25.12.2008-Cuma-21.00-Eryamanevleri
12.01.2009-Perşembe-ULUS-ANKARA
Kayıt Tarihi : 22.1.2009 16:22:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
.
![Yunus Yılmaz 6](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/01/22/ankara-dan-koyume-yolculuk.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!