Ankara Şiiri - Ünal Tarhan

Ünal Tarhan
30

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Ankara

Artık ne kadar yakın Ankara
Elimin altında sözdeşi.
Bir basıyorum Boğaziçi,
Dönüyorum Topkapı.

Elli dünyıl gitmeden geriye
Daha toprakken günün asfaltları
Parke taşlar döşenirken yüreğe
Eski saraylar yıkılırken
Saraylılarla
Sıraserviler’den aşağı.

Ne denli yakın bu Ankara
Elimi uzatsam Sarıyer,
Börek topluyor komşu çocukları.
Çağrışımlar üzerinde dinelmiş
Dizginleri kısmış Hacıosmanbayırı.

Her yer sürgün-saçak,
Bunalmış ürkmüş toz duman içinde,
Eli alnında düşünüyor
Düşmüyor kuruntulara
Gözleri çakmak çakıldak
Soğulmuş yanakları.

Kutsal bir kuş gölgesi
Şimdi geçti Anıttepe’den
Şişli’de iki katlı ahşap evdeyiz
Daha yeni görüştük harekat yollarını
Damarları besleyen gür kandaki
İskenderiye kitaplıkları.

Kara topuklu koşuk
Bir poeme dönüşüyor dilimizde.
Elimizde en ilkel kutsalı yeryüzünün
Dikenli tellere takılıyor umarsız
Sevda her şey üstüne kırkambar,
Sevda bir kızıl güneş olmuş
Sonsuzluk tabloları.

Başsız tacımızda Ülker Yıldızı
Parlar söner bir yalıma,
Anahat vapurları çözmüş palamarları.
Sakarya Ovası’nda dörtnala atlılar
Ellerinde günün aydınlığı
Kalpak-başlılar uyuyamaz gecelerde
Leblebi şaraplı yoksul sofraları.

Geniş düzyollarda,bulvarlarda yani
Geçmiş zaman arabaları
Prenssiz hanedansız eşgüdümlerle
Koşut giderken evrenselliğe,
Elim bir sıcaklığa dokunur:
Tarabya’da tabldot
Alakartlarıyla Kumkapı.

İşten artık zamanlarda türküler
Söylenir de söylenir,
Ulu bir baca gibi tüter dumanları
Yanıksa yanık,acıklıysa acıklı,
Gecekonduysa geceden hazırlıklı;
İlk kurşunun atıldığı yerde
Son yaz akşamları.

Boşalıyor
Disko-ahırlardan biri,
Yorgun savaşçılar çoktan
Kurutmuş dolakları.
Güneş çarığı sıkıyor,çarık ayakları,
Ya ayak çatlayacak
Ya da çarıkları.

Başvurulmadık yer mi kaldı?
Analar yitik oğulları ardında,
Ölümcül açlıkla yatıyor damlar.
Parmakçalı kahvede
Cıgara üstüne cıgara yakanlar
Sonsuz bir yıkıma oturmuş
Sararmış parmakları.

Boş bir köşe başında,
İlkel sopasında kaba bir çivi,
Her mahallede beş cami,
Her camide bir sıra,
Her sırada üç kişi;
Hoparlörler kin kusuyor
Sabah uykularına,
Uyanıyor çocuklar sıçrayarak,
Artıyor sayrılıkları.

Tutarık gelip yokluyor,
Sarsılıyor gövdeler
Çağdışı kalmış bütün kantinler.
Ve dolup dolup boşalıyor
Bulvarda ayaküstü yemlikleri.
Keşke böyle olmasaydı diyor istenç.
Ulusal irade yerine
Söz almış egemenlik,
Yetmiş yıldır diş bileyenler sırada;
Yetişti yetişiyor bir kol
Bir vargel oluyor işliyor,
Yok bir mitralyöz oluyor
Biçiyor ayakları.

Çölün ortasında bir gölün
Ortasındayız,
Yangın yeri susuzluğunda gölgeler;
Düzyazı umudunu iyice yitirmiş
Dalgın bakışlı ozanlar
Terk etmiş yatakları.

Ay bastı ayazını gecenin
Tüyleri diken diken olmuş süvariler
Ellerinde bütün bir gecenin hüznü
Dalıyor mevzilere mecalsiz
Kusuyor yorgunluğunu
Buz tutmuş yutakları.

Boşlamışız sevdaları çoktan
Ejderhalı bir film izliyoruz şimdi
Oğlan kızı kurtarıyor
Irzına geçiyor sonra
Koca kent kabuğuna çekiliyor
Boş kalıyor sokakları.

Damlar ki sağanaklara açık
Alabildiğine,
Rüzgâr vurdu mu hırçın
Sallıyor sokak lambalarını,
En iri taneler düşüyor
Başı boş kaldırımlara,
Düşler hizaya giriyor
Dolduruyor saçakları.

Böğürtlenli ilkyaz gecesinde
Neleri vaat etmedi ki kıyılara,
Aşkın kalkanlı sürgün şafağında
Bizimmiş gibi duran
Ve asla yakınmayan durumundan,
Basılmış çuvallara
Dokuz Eylûl sabahları.
.

Ünal Tarhan
Kayıt Tarihi : 23.10.2012 13:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Devrim Akalın
    Devrim Akalın

    Olağanüstü.

    Cevap Yaz
  • Bülent Aydınel
    Bülent Aydınel

    Şiirsel duruşuyla,kendi ayrımını net koyan bir şiir...Bir şiir sever olarak teşekkür ediyor,saygılar sunuyorum...

    Cevap Yaz
  • Burak Çağın
    Burak Çağın

    çok yetenekli ve bir o kadar da birikimli bir şairle karşı karşıyayız anlaşılan. Bu adın daha belirgin olmasını bekliyor insan şiirleri okuyunca...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Ünal Tarhan