Öd dağlarının ardından gözüktü kanadı,
Kaçarak, penceremden sabah çiğlerine karışan,
En derinimden yükselen, somurtkan,
Mağmum Anka kuşunun
Göremedim,
Göremedim, dalmam gereken derinliği
Kabuğunu yüksek betonarmenin,
Varoşta ikamet etmenin zorunluluğunu
Anladım,
Anladım tezadını, solgun ırmaklar savurduğunda küllerini
sevdiğimin,
Bir kümbetin altında göğsümden söküp
Attığımda, tanrıya ve dine dair ne varsa
Ve gördüm,
Batakhane kokusu gibi şehrin üstünden kalkan mürdüm sisin,
Gözleri kör eden asit yağmurlarının temizlemediğini
Yüzünün pis çamurunu, şehrin insanının
Sen, benim zümrüt gözlü sevgilim
Ölülere adını fısıldadım her gece,
Arkadaş oldum almasınlar seni diye
Koca ayaklı ve ürkünçlerdi,
Bir gölge gibi sadıklardı sahiplerine
Tenimdeki heves gitmesin diye,
Çekingen duruşum intihar mektuplarına
Tadına bakarsın diye,
Şişelerde, mahzenlerde bekletmem kanımı
Gökler biriktirdim sana nakışlı çömleklerde
Bulutlarından kan boşanan gökler,
Üstüne kalın yün yorganlar örttüm
Kömür gibi ellerimi sürdüm
Doğduğumda ben,
Bir ilmeksin, boğazıma doladığım
Ölürüm, kesip atsam seni,
Boğum boğum sarsam,
Boğarsın beni
Tutmak için kanadını Anka kuşunun
Uzattım elimi,
Ellerim,
Gecenin sessizliğini yırtan bir şiir gibi,
Geçti kanadının içinden
Bilmiyordum,
Layık değilsen, tutulamazmış kanadı,
Tek ezberimdeki şiiri bahşettim kuşa,
Şark kuytularda bekle dedi beni
Ben sadece seni bekledim,
Kuytuların en bilinmeyeninde,
Çıkınımda bir parça kasvetle,
Ham meyvelerin ağusuyla ağulanmış ağzıma
Bir yer aradım,
Liyakatını bulsun diye
Kayıt Tarihi : 26.8.2018 03:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!