çocukluğumda
kaçabildiğim zamanlar aralık kapıdan
koşardım çıplak ayaklarla boş ara sokaklarda
budanmamış ağaçlar olurdu
serçeler gizlenirdi dallarına
ben haykırdıkça ölümün çığlığını
uçuşurdu minik serçeler can havliyle
elimde sapan,cebimde annemden gizlediğim çakıl taşları
nişan al;
koşmaktan terleyen yüzümü sildikten sonra
vur bir serçenin kanadına
düşür ağacın gölgesine.
ağacın gölgesine düşerdi serçecikler
hep ağacın gölgesine..
kıskanırdım özgürlüğünü minik serçelerin
kıskanırdım her gün uçuyorlar diye maviliklerde
kıskanırdım
uçamazdım ben güneşe yakın
üşürdü hep minik yüreğim
karanlığa alışkın gözlerimle
kıskanırdım.
ağlardı belki minik serçeler
hiç görmedim ki
o zaman aferin derdi büyüklerim
neden şimdi soruyorlar öldürdüğüm serçelerin hesabını.
ruhum hazır şimdi her an yüreğimden akacak yaşlara
serçe masumdu
masumdum ben de.
kanat çırpışları kararsızdı serçenin
özgürlüğün titrekliğinde nöbet bekliyordu yılların ahı
çocukluğunun günahına ağlayan gözlerle
gözgöze geldi bir an
minik gözleri
kurtuldu güneş sisli bulutlardan
sıcaklığı gülümsedi yüzlere
kanatlandı serçe ağacın yaprakları arasından
maviliklere taşıdı dünlerde kalmış özgürlükleri
gülümsedi o da
çocuğun gözlerine..
ey bu günkü büyüklüğüm
affetti dünkü küçüklüğümü serçe
özgürlüğe uçtuk beraberce.
Kayıt Tarihi : 23.12.2010 02:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!