Çandır Mahallesinde geçti çocukluğum. Hacıkılıç Mahallesi bizim komşu mahallemizdi. Mahallemize yapılan ilk okulun yerinde büyükçe sebze bahçesi, ortasında da sulama suyu dinlendirme havuzu bulunuyordu. Okul ile Devlet Hastanesi arasında bulunan boş arsa, sabahları ahırdan çıkan büyük baş hayvanların yayılmaya götürülmek için toplaşma, aynı zamanda hasat mevsiminde de harman yeri, boş olduğu gün ortası zamanlarda da biz çocukların oyun yeriydi.
O yıllarda hemen, hemen her evde hayvan ahırı, bu ahırlarda da sütü için büyük baş hayvan beslenirdi. Her sabah ahırdan çıkartılan hayvanlar, tımarı yapıldıktan sonra sırtına hafiften vurularak toplaşma yerine gönderilir, akşamları da çobanın toplaşma yerine getirmesiyle hayvanlar kendiliklerinden evine doğru yönlenir kapıya geldiklerinde böğürerek haber verirlerdi.
Çoban sabahları toplaşma yerinde toplanan hayvanları, kangal köpeklerinin nezaretinde yazı mevkine doğru götürürdü.
Bazen sürüyü kaçıran hayvanlar sürüye yetiştirmek için koşturulur, sürüye dahil edilirdi. Bu sebeple diğer mahalle çocuklarını ya sürüye koşuştururken, ya okuldan, ya da oynadığımız iddialı yöresel oyunlarımızdan tanırdık.
Çapar mahallesi çocukları oyunda, bizim mahalle çocuklarından iyiydiler. Onları yenmek için sapanla taş atmada usta olanlarla antrenmanlar yapılırdı. Sapanın yapılışından, tutuş şekline, bir ucunun serbest bırakılarak şaklatılması, ayaya yerleştirilen taşın karşı tarafa fırlatılmasına kadar ne varsa öğretilirdi.
Mahalle çocukları bu oyunlarıyla bir tarafın diğerine baskın çıkıp, pes ettirmesiyle sonuçlanırdı. Ertesi gün ders arası teneffüslerde baskın taraf yenik tarafı ti ye alır onları kıskandırarak zafer kazanmış edasıyla eğlenirlerdi. Tabi yenilen gurup diş bileler, hırsını bir sonra ki oyuna saklardı.
Bahar aylarında, uçurtmaların kamış çıtaları bir birine çatılarak altıgen hale getirilir, rengarenk parşömen kağıtlarla kaplanır gün batımına yakın okul bahçesinde yada sürü toplaşma yerinde uçurulurdu. En büyük uçurtmayı kimin yaptığı uçurtmasını uçururken etrafında toplaşan kalabalıktan belli olurdu.
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta