ANILARDA GEZİNTİ
Bahçelerde gonca güller açarken,
Karanfiller hoş kokular saçarken,
Kelebekler dalga dalga uçarken,
Bir pembe sis sarıverir insanı,
Serhoş olur, unutamaz o anı,
Ayrılamazsın cennet vatanından,
Bayrağın rengini almış kanından,
Miras sana, dedenin zamanından,
Hatıralar sarıverir her yanı,
İnsan olan, unutamaz o anı.
Yaşam için dağlar, taşlar aşarsın,
Zaman olur kabarırsın, taşarsın,
Ölüm kokan bir depremi yaşarsın,
Ürpertiyle donar insanın kanı,
Unutamaz hiçbir kimse o anı.
Hatıralar, hayalinde dolanır,
Bir sis iner, görüntüler bulanır,
Duygulanır, iki gözün sulanır,
Deşer bazen, bir düşünce yaranı,
İşte, insan unutamaz o anı.
Gün gelecek, yaşam sona erecek,
İsrafil’e Halik emir verecek,
Herkes amel kitabını görecek,
Zaman, artık Hakk’a dönüş zamanı,
İşte, herkes yaşayacak o anı.
(KASIM 2006)
Sezayi TuğlaKayıt Tarihi : 30.10.2012 14:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
HATIRALARDA YAŞAMAK 13 Kasım 2006 akşamı, beni alıp bir ayrı zamana ışınladı adeta. Kısacık bir gezintiye çıktım, rüya gibi. Kâğıthane’nin eski çınarlarının yanında, yeni fidanlar da kültür merkezinin amfisini doldurmuştu. Işıklar sönük, salon karanlık. Çünkü bu günü, dün adeta sisler içine almıştı. Kısacası, dün ile bugün yer değiştirmişti. Dün, sahnenin perdesinde cana gelmiş, yeniden dirilmiş, yaşıyordu. Bizi de içine çağırıyordu sanki “gel, gel” diye. Bir ara kendimi, eski siyah-beyaz Türk filmlerinin içinde, damalı Dodge, Desoto marka dolmuşların arasında dolaşır gibi hissettim. Eski, şirin pembe panjurlu tek kat evin bahçesinde, ya da odasında, pille veya 110 volt elektrikle çalışan, gramofon yahut pikaplarda Muzaffer Akgün, Ahmet Sezgin gibi o zamanki gençlerin taş plâklarını dinler gibi hissettim kendimi. Reenkarnasyona inanan biri olsaydım (Allah korusun) , geçmişte Nedim, Nef’î gibi üstatların arasında Kâğıthane köyünde, Sadabad mesiresinde herhangi bir ağacın altında dizeler, beyitler yazan bir şair oluşumu anımsamaya zorlayacaktım belleğimi. Kendi kendime hayıflandım. “Neden Kâğıthane’ye 45 yıl evvel geldim de, daha önce gelmedim” diye. Sahnede plâket takdiminde yaşanan o duygulu anları size anlatmam mümkün değil. Sahneye çağrılanların konuşurken boğazlarına kelimelerin düğümlendiğini, gözlerin sevinç yaşları döktüğünü, yüreklerin tekrar çocukluk zamanlarına gidip adeta kelebekleşip uçuştuğunu yaşamak lazım. Bu ortamı hazırlayan, belgeleyerek kitaplaştıran, sahneleyen, tüm emeği geçenleri kutluyor ve alkışlıyorum. Yurdumun her köşesinde buna benzer etkinliklerin ve belgesellerin, günümüz şartlarında hazırlanıp arşivlenmesinin önemini bugün daha iyi anladım. Ülkemizdeki kucaklaşma ve bütünleşmeyi önemli ölçüde sağlayacağına da can-ı gönülden inanıyorum.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!