Bir odaya giriyorum
Sırtı düz adamların bizi kambur eden
Eğri dertlerini bıraktığı
-Dert değil kanca elbet-
Yorganlar
İçlerine kapanmış ve uyumuş
Elleri cennet ovası analar
Gürültüsü vuslata yeten dereler
Dokunuşu yüzler aratan rüzgâr
Yeryüzünün en hayırlı gününde dahi
Uyandıramamış
Tepedeki ampulün isi gibi
Ak basmış gözlere
Gözlerden çok gönüllere
Sevgi testilerini kırmamak için kamburunda taşıyanları
Ve aynı zamanda susanları –ses çatlatır testiyi-
Görememişler bu odada
Umudun bütün çiçeklerini kesmiş camlar
Cam kadar keskin nefret
Ve yayılmış mutlaka
Ölmüş muhabbetin teneşir kokusu
Kırmış koku alan biçimli kemikleri
Hiçbiri sızlamamış neden?
Kalpler kemikten de katı bu odada
Bilirim gurbet yoksunu nasırsız elleri
Yağmura susamış vahalar gibi
Sevdalı yürekleri
Bilirim çocuklar ağlamaz bugün
Ve bilirim hatta acı duysam da
Her arefe bayram doğurmaz bir gün
Kayıt Tarihi : 6.10.2014 15:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!