I
Aldatmanın ve aldatılmanın
Had safhada olduğu bir çağda
Tavrım hoş karşılanmaz, biliyorum
Çünkü herkes alışmış, her şey
Normal sanki
Ay, kopya çekmiş
Parıl parıl parlayan teninden
İlham olmuş güneşe saçların
Kâküllerine özenmiş bulutlar
Hevesle solumak istemiş gözlerini, nefese muhtaçlar
Delici kirpiklerine bülbüller konmuş
Sonbahara yaklaşan bir vakit
Gelmiştik Muhtar'ın köyüne
Oluk oluk akan pınara vardığımızda
Kana kana içtik
Kıvıl kıvıl sulardan çarptık
Gönlün cehennem ateşindeki hasretine.
Gözlerin ateş püskürten volkan gibiydi
Nerden düştün buz gibi yüreğime?
Gülüşlerinde cennetten bir gül saklıydı
Nerden düştün cehennemime?
Sesinde gizli bir ahenk yüklüydü
Henüz
Gün doğmamış bir gecede
Bazen başıbozuk bir nehir
Bazen dingin bir çay
Fakat her zaman günebakan gibi
Bekledim sabahı.
Çektin sandalyeni oturdun karşıma
Bir ferahlık geldi yutkunamadım
Çölden çiçek bahçesine düştüm
Bir tas su bir tas yemektir
İnsanın ihtiyacı
Bir tutam da sevgidir
Karanlıktayım aydınlıklar arasında
Kimsesiz sislerin içinde
Tek başınayım, yapayalnız bir sahne gibi
Çevrelemişken dört yanımı dikenler
İnen perdeleri nasıl açarım?
Nereye kaçarım
Vicdansız demiş bana bir bakışıyla güneşimi
Harlayan o bakar kör sevgili
Bir fotoğrafına pare pare yandığım
Mehtapsız gecelere seren sevgili
Bir gönülde buketleşen yüreği
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!