Ölü kuşlar biriktirdim,
altı delik ceplerime.
Dudaklarıma sözcüklerin
en acısını yapıştırdım.
Bu gece insan olduğumdan bile şüpheliyim,
Yüzümün kin tutmuş aksine
oysa merdivendi aşklarınız
kötümserliğin içinde
heyecanlıydı kızlarınız
ve adaklarınız
Sönmüş yıldızlarla yıkıyorum,
zehir yeşili çocukların;
soğuk taşlarda buğulanmış,
körpecik bedenlerini.
Çocuk rüyalarından, bir suçlu gibi kaçıyorum
köşe bucak,
yıldızlar düşer geceleri
büyük pişmanlıklarımın kundakladığı
faili meçhul cinayetlere
dilenciler kıvılcımdan gözlerini
kıvılcımdan camlara yapıştırırlar
ateş böceği misali
Son dönemecindeydik,
İnsanlığımızın.
Geceleri ihanetler giyinip,
Aklımıza;
Şaka gibi ihanetler ederdik.
Bıçak sırtındaydı nasırlı ellerimiz;
soluksuz geziyordu
damarlarımızdaki tuzlu kan
ve nefes alıyordu içimizde
adı konmayan şiirlerin
oysa bir buğday tanesi kadar
Derin köklerde birleşmiş,
zifiri karanlığın göçebe hali.
Ve biz, zamanı bin bir parçaya bölüp,
akreple yelkovan arasında mekik dokuyoruz.
Ki parmaklarımız;
müebbet yemiş mahkumlar gibi yılgın.
Bir gece ansızın, geliversem;
taş kesilir sözcükler ceplerinizde;
Sessizce çıldırır çocuklar,
ve yıldırımlar sarar rüyalarınızı.
Bir gece ansızın, öpüversem;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!