Geçmişin taş ocağından
aşırılmış birkaç kırıntı
Banklar, mayısa sinmiş gül suyu lekesi
Öykü taslakları, eğreti insanlar, klorlu tırabzanlar
Saati kaça kurduysam
Dünün kara dumanlarından sıyrılıp gelen
yeniden dünü vuran gong sesleri
Her adım atışımda boşluğa düşüyor ayaklarım
dokunduğum her şeyde yıpranmış kitap kokusu
sağım yıkıntı, solum toz denizi
Yüreğimin dışına taşan iniltiler salındıkça
sürtünüyor adının harflerine
Jelatine sarılı o güzellik ki sensin, eski büyücü
Alnın sahil, yüzün kumsal, durağanlığın sülün
gözlerin iki dipsiz kuyu
Çevirdikçe takvimin yapraklarını
Zaman kıvrılıp yatan ürkek kedi
siluetini kaçırıyor gölgemden
Balçık kuyusuna düşürüyorum aşkı
Uysallaşıyorum durmadan
Yıkılan köprülerden yana gide gele.
Herkese benziyorum içimdeki mutsuz çocuğu
kuşkulara beleyerek
Ah aniden karanlıklar aniden öteler
teyeli bozulmuş tümceler, zehir zıkkım soluğun
hep aniden sökün ediyor işte böyle yoğun şiirler
Necdet Arslan
Kayıt Tarihi : 26.5.2020 18:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!