(Bakış Açısı)
Anı yaşamak lazım.
Kaç kulaç olursa olsun
Gecenin zifiri karanlığı
Varsın öldürsün saatleri
Akreplerin zehiri
Sürüklensin zaman
Yelkovanlarla serserice...
Yeni rekorlara koşacak umut
Yılmamak lazım.
Zamanı zehirlemek lazım
Demesine aldırmayın ustamın
Bir seferliğine
Öfkeye yenilgisine sayın
En iyisi mi siz?
Nihavent makamlarında
Hep şarkılar söyleyin
Coşkulu şiirler yazın.
Değerini bilmek lazım
Her bir anın.
Böyle sevince döner hüzün
Kışlar bahar
umutsuzluklar umut olur yeniden
Boşa geçirmemek lazım.
İstanbul 23/12/06
Metin YaltıKayıt Tarihi : 23.12.2006 12:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hikayesi:
Sevgili Hikmet Esen ustanın bir şiiri sonrası....
![Metin Yaltı](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/12/23/ani-yasamak-5.jpg)
Gökle yer arasına sıkışmış olan insan, doğası gereği doğum ve ölüm açmazındadır. Şüphesiz kendi dışında tayin edilen bu rol, insanın ilk ve son perdesidir. Kimi hep maziye takılır sahnede; hep oradan alıntılar mırıldanır. Kimi çok daha hayalperesttir; gelecekten söz açarken tükenir.Oysaki sahne dediğimiz bu zemin bugündür, yaşanması gereken andır. Beni bu şiire müptela yapan belki de bu gerçekçi tespitti. “Anı Yaşamak”.
“Anı Yaşamak
Kaç kulaç olursa olsun”
Çok çarpıcı, çok iddialı bir girişle başlıyor şair şiirine. Kendine güvenen, benim diyebilen, dik durabilen bir söylemdir bu: Kaç kulaç olursa olsun. Olaylardan kaçmayan, kıvırmayan, yan çizmeyen bir karakter vardır bu dizelerde. Dün değil, yarın değil, bugündür söz konusu olan; andır; sanatçı onun derdinde olduğunu daha ilk dizelerde hissettiriyor okuruna.
Oysaki, ardı ardına iki dünya savaşı yapan insan çılgınlığı beraberinde büyük bir yıkım getirmiştir. 1940 kuşağından itibaren sanatçılarda halden hoşnutsuzluk, saklanma, değişik özlemler, aşırı duyarlılık vb. temaların omurgasını oluşturmaktaydı. Bizde de bu etkileşim uzun yıllar sürdü. Sonraları ki-benim de öğrencilik yıllarımı kısmen kapsar- üniversite ve beraberinde sendikaların seslerini yükseltmesi yaşamda bir şeylerin değişmekte olduğunu gösterir oldu topluma. Kadercilikten ve kabulcülükten çekip çıkarılmak istenen toplum, dünden güne, “an”a getirilmek istendi. Bu toplumsal sanatçıların başarılı bir örneğidir Metin Yaltı.
“Zamanı zehirlemek lazım
Demesine aldırmayın ustamın
Bir seferliğine
Öfkeye yenilgisine sayın”
İyisiyle kötüsüyle yaşam, bizim yaşamımız. Bizi yönlendirecek, bize ışık tutacaklar olacaktır şüphesiz. Onlara saygısızlık değil tasamız. Ama dedim ya, yaşam bizim yaşamımız. Onu biz yaşamalıyız hem de bugün, anında. Hatalarımızla, başarılarımızla, aşklarımızla, ayrılıklarımızla. Hata insan doğasının bir parçası, öğrenmenin bir yolu. Şair kendine gösterdiği hoşgörüyü okurundan esirgemiyor. Onu yaşama hazırlayanlara da bir saygısızlığı asla olmuyor. O anın yaşanması derdinde. Zaten iki soru işareti arsındaki çizgide gizlenen insan yaşamı da anı yaşamaktan öte nedir ki?
Büyük bir hümanizm sezilen dizelerde Yaltı’nın okurlarına yaşam reçetesi de hazırdır artık. Sevin, diyor. Bütün olumsuzluklara karşın dört elle sarılınmasını istiyor yaşama. Şarkılar söyleyin nihavent makamında… Coşkulu şiirler yazın, diyor. “Umut”un taze tutulması, güzel beklentilerin yarın zaten “an”da hazır olacağını fısıldıyor okuruna.
Anı yaşamak, çoğumuzun becerisi dahilinde olabilir; ama bunu beceremeyen büyük bir kitle de var bizim dışımızda. Şair duyarlığı burada giriyor devreye; kendi dışındakilerden de kendini sorumlu saymak. Onlara da anı yaşatmak. Ben severek okuduğum bu dizelerin sahibini tanımaktan büyük bir keyif aldım. Umarım sayın Yaltı’da bu eleştirimde kendinden bir parça bulabilmiştir. Affına sığınarak esenlikler diliyorum. Her zamanki gibi nice paylaşımlara diyorum.
Çetin Özdemir 19.08.2008 Eskişehir
Umutlandırıcı bir şiir ...diriltici...Tebrikler bakış açınızı kutluyorummm....
TÜM YORUMLAR (11)