Neon lambalarının henüz nispeti yoktu yıldızlara
Ne de balkonlarda dolunayla yarışan ışık…
Gaz lambalarının aydınlığında ezberlerdik şiirlerimizi
Sofralarda yerdik ödevlerimizi
İlkokul önlükleri gibi
Geceyi giyinirdik…
Kendimize kurduğumuz oyunlara kapılarak
Ürpertiler ve korkular büyütürdük
Yorgan altı yeşeren düşler diz boyu…
Üstümüzü örterdi bizler uyuyunca
Masallarımız…
Yer yatağı üzerinde bırakarak günün yorgunluğunu
Yeni doğan güne doğrulurduk
Şanslıysak peynirli bir kahvaltı…
Teneke sobada kızartılmış ekmek dilimleri
Güne neşeyle başlamamızı sağlardı.
Hayattan zevk almak bu kadar kolaydı o zamanlar…
Bahçeden gelen kokunun sindiği çayları yudumlardık
Hava kirliliği bu boyuta varmamıştı henüz
Zaten evimiz de epey şehir dışındaydı
Otobüs son durağı bile bir durak ötedeydi
Tenha bir mahalledeydik üstüne üstlük…
Seyrek dişler gibi dağınık üç beş komşu evi
Patikadan üretilmiş yolların ağında…
Bir vadiyi seyreden yamaçtaydık.
Bahçede bir çeşme vardı el ayak yıkanılan
Pratik işlerin görüldüğü…
Taş hatılının kenarında hazır beklerdi
Sabunluğunun içinde el sabunu…
Çevresinde fesleğen, akşam sefaları, aslan ağzı,
Ve kaynana dillerinden oluşan çiçek saksıları…
Kaktüs ve benzeri, bir yığın…
Bir yaz gecesinin karanlığında
Ellerimi yıkamak istediğim bir sıra,
Hatılın yanında duran sabunu buldum el yordamıyla…
Köpük köpük sabunladım elimi, yüzümü…
Bir güzel serinledim, ilkin…
Bir zaman geçti… yanmaya başladım,
Derken iğne gibi saplanmalar:
Ellerimde, küçük küçük dikenlerdi, nedeni.
Meğerse bir kaktüsün kopan parçasını
Arayıp bulmuşum… sabun yerine…
Çünkü sabahleyin
Sabunlukta bir kaynana dili duruyordu.
İzmir-Eylül-2008
Ekrem BozkurtKayıt Tarihi : 1.10.2008 01:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
senin ve sevdikleriyin de bayramı kutlu olsun
TÜM YORUMLAR (4)