Sabahın seher vakitleri. Tek başıma evimde oturuyor ve çayımı yudumluyorum. Iki de yumurta kırmışım ki, keyfime diyecek yok hani. Zil çalıyor, ' ALLAH ALLAH,sabahın köründe kim ola ki? ! ' diye pencereden bakıyorum.
- Kimsiniz, alooo?
- Ne olursunuz yardım edin, kocam beni öldürecek...! Nolur.
Delikanlı çağım, düşünmeden koşuyorum mutfağa, heyecan basmış ya, alıyorum bir meyve bıçağı. 'ne olur, ne olmaz. Tedbirli olmak gerek' diye düşünerek fırlıyorum aşağıya. Karşımda ki kadın berbat bir durumda. Yüzü gözü kan içinde. Belli kocası kötü dövmüş, sinirleniyorum. Caddeye bakıyorum, sağa sola bakıyorum ama kimse yok!
Kadına dönüp:
- Buyrun yukarıya çıkalım, size yardımcı olayım. diyorum, çıkıyoruz yukarıya.
Yukarıda bizzat tarafımca sorgulama başlıyor.
- Kim yaptı? .. Niye yaptı? ...Polise niye gitmiyorsunuz?
Kadın anlıyor, heyecanlıyım. Içimden düşünüyorum ' polisi çağırsam mı acaba? '.
Kadına dönüp:
- Bu tür durumlar'da en iyisi polis çağırmaktır. Ne dersiniz?
- iyi olur, tşk ederim. Diyor
Çeviriyorum numarayı, Polis sanki sinir küpü mübarek, bağırıyor:
- BUYRUN EFENDIM, NE VARDI!
Yutkunuyorum, ne de olsa Polis:
- Şey..Efendim bir kadın geldi evime.
- Ee ne güzel, bize ne bundan?
- Yok yanlış anladınız, öyle değil. Yani şey..Kadını dövmüş kocası, oda benim zile bastı. Şimdi yanımda.
- O zaman kadını ver, sen niye konuşuyorsun!
Polise ' tamam' diyerek kadına telefonu uzatıyorum. Kadın konuşuyor Polis ile. Ağlıyor kadın, sızlıyor kadın, bağırıyor kadın.
Nihayet telefonu kapatıyor, bana dönerek yüzünü:
- Polis eve gitmemi söyledi, onlar şimdi oraya geleceklermiş. Benimle gelir misiniz?
- Bilmem ki, nasıl olur.
- Ne olur, korkuyorum tek başıma.
- Iyi haydi gidelim bari
Ceketimi alıyorum, kadınla yan yana yürüyoruz. 'Uzak mı' diyorum, ' Yok, hemen şurası' diyor.
Varıyoruz kapısına, polis daha gelmemiş. Benim salak kafam tutuyor, Kadının evinin ziline basıyor. Belimde daha meyve bıçağı duruyor. Işık yanıyor, kapı açılıyor.
Karşımda balyoz gibi adam. Iki metre var vesselam. Ben adama yukarıdan aşağı bir bakıyorum ve şaşkın bir yüz ifadesi ile dönüp' Polis gelecek' diyebiliyorum.
Adam üzerime doğru yürümeye başlıyor, ben refleks olarak cebimden meyve bıçağını çıkarıyorum ' yaklaşma..! ' diye bağırıyorum.
Adam yaklaşıyor halen. Vursa kesin bir daha yerimden kalkamam. Tam o sırada Polisler geliyor. Iki Polis, biri bayan biri erkek, arabadan iner inmez beni tutuyorlar. Kelepçe yiyorum, arabaya atıyorlar. Benim' yahu suçlu ben değilim' bağırmama aldırış bile etmiyorlar.
Öfkeliyim, kızıyorum, küfür ediyorum, bağırıyorum ve hatta ağlayacağım neredeyse. Ama kimse aldırış etmiyor. Kadın dönüp polise 'Bu çocuk suçsuz, beni döven bu adam. Çocuk beni sadece korudu' demesi ile arabanın kapısı açılıyor. Kelepçelerden kurtuluyorum. Polis özür diliyor, ama aynı zamanda bana kızıyor:
- Beyefendi, bir daha bıçak taşımayın yanınızda. Bu bir suçtur! Anladınız mı?
- Tamam..Diyorum
- Şimdi eve gidin, serbestsiniz. diyor.
Seviniyorum, kalbim heyecandan üç buçuk atıyor. Eve varana kadar beş altı kez arkama bakıyorum, olur ya belki polis geri gelir. Eve varınca, rahmetli ninemi uyanmış buluyorum karşımda' Oğlum neredeydin sen bu saatte, sabaha kadar yine gezdin değil mi' diyor.
Içimden diyorum' Devletin polisinden kurtuldun oğlum, birde bizim polisten kurtul şimdi'!
Kayıt Tarihi : 23.12.2009 05:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Tebrikler çok mükemmeldi bece buna devam edin harikulade bir eser çıkacak...+
TÜM YORUMLAR (1)