İçimi yakan geçmişi
Tıpkı bugün gibi
Hatırlıyorum dünü
12 Eylül Cuma günü…
Çıkarken evden
Radyoda haberler
Sesleniyordu Evren
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
15 gündür toplu mesaj gönderemiyorum.
her olaydan mutlaka çıkarılacak bir ders vardır. kutlarım.
Yürek sesiniz, güclü kaleminiz var olsun hocam.....saygilarimla
Yüreğinize sağlık
Günümüz olaylarına geçmişten bir bindirme yaparak,bizlere o günleri güzel bir anı-şiirle duyuran değerli üstadı tüm kalbimle kutlarım.Saygılarımla...
80 den önce kanın gövdeyi götürdüğü günler unutuldu.Şimdi sivil darbe var. eskileri kullanarak orduyu, yargıyı, diğer kurumları ele geçirme var. bu tuzağa düşmeyelim.
Yüreğine sağlık Hocam
12 Eylülün resmini resmeden kaleminizi kutluyorum.
Darbelerin olmadığı, kimsenin kimseye korkudan hürmet etmediği, bir gelecek Türkiyesi özlemiyle
Saygı ve sevgileri sunuyorum
beğeniyle okudum güzel şiirinizi, yüreğiniz daim olsun, sağlık ve esenlikler diliyorum, tam puan + ant.
selamlarımla
YANARDÖNERLER NE ZAMAN TÜKENDİ Kİ.BİZLERİ O GÜNLERE GÖTÜRDÜNÜZ HOCAM.SAYGIMLA.
İçimi yakan geçmişi
Tıpkı bugün gibi
Hatırlıyorum dünü
12 Eylül Cuma günü…
Çıkarken evden
Radyoda haberler
Sesleniyordu Evren
Yönetimde darbeciler
Haydi hayırlısı
Düşünceyle geçtim yolları
Çıktım ana yola
Bineceğim servis arabasına
Yok servis arabası
Sessizlik kaplamış yolları
Bir taksi durdu zank diye
Gayet kibar bir ifadeyle
“Buyur komutanım
Götüreyim nizamiyeye”
Yok bekliyorum servisi
Biraz sonra gelir şimdi
“Gelmez komutanım
Gelin sizi bırakayım”
Hayret daha önce
Para vermezler diye
Hiçbir taksi durmazdı bize
Şimdi neredeyse
Zorla bindirecekler taksiye
Bilmiyorum bu hürmet niye?
Darbe var bu gün darbe
Darbeyi yapan askerlere
Hürmet gerek lazım olur diye
Darbeler diyarı ülkemde
Düdük çalan askerlere
İzzeti ikram zirvede
Etraflarında pervane
Nice umulmaz kirlilikle
İnsanlık adına hürmetle
Aydınlık doğarken ülkemde
Silahlar hükümran adalete
Nice sözler suspus içinde
Nice gözler şakşağa köle
Akıllar hürriyet içinde
Övgüler dizer darbecilere
Dün olanlar böyle
Bugün tu kaka darbelere
Alkış tutan eller ile
Eğri büğrü diller ile
Riyakârca yüzlerle
!2 Eylülü çok iyi hatırlayanlardanım. Anınızı okurken aklımdan şunlar geçti şimdi aynı şey olsa o medyada bağırarak biryerlerini yırtanlar var ya işte onlar anında 180 derece dünüş yapacaklarına inanıyorum.Güzel anınızı ve anlatımınızı antolojime alıyorum sevgi ve saygılarımla. tam puan.
hep böyledir.
çevir kazı yanmasın.
kutlarım
namık cem
Bu şiir ile ilgili 13 tane yorum bulunmakta