Saçlarını süpürge etmek ve merhametli olmanın anlamını kavradığım zaman henüz sekiz yaşındaydım. Annemin hayata tutunmak için verdiği mücadele herkes tarafından takdir edilir,
örnek gösterildi. Çamlıcaya gittiği ev temizliğinde, işini hafifletince biraz mola verir, bakkala yaptırdığımız ekmek arası tahin helvalar bize adeta ziyafet gibi gelirdi. Bayramlarda ziyaret için gittiğimiz, Karacaahmet mezarlığından E5'in kenarından evimize (Kuyubaşına) yürüyerek
dönmek zorunda olmamız yolumuzu bir hayli uzatıyordu. Ben ve ağabeyim evimize katkı sağlamak istiyorduk. Bunun en pratik yolu ise bizce bir şey alıp satmaktan geçiyordu. Evden
aldığımız tepsi ile birlikte Mandra caddesi olarak geçen cadde üzerindeki fırından aldığımız 20 adet simiti eve dönüş yolu üzerinde çocukluğun verdiği utangaçlık ve çekingenlikle satmaya çalışıyorduk. Sevim sokak diye hatırladığım sokaktan geçerken, akrabamız olan Suzan abla ve Leyla abla ile karşılaştık. Bizden tepsi içerisindeki simitlerin hepsini satın alarak, daha fazla dolaşımımızı istememişlerdi. Hatta aldıkları simitlerin bir kısmını bize geri vererek, anneniz çay demler sizde yersiniz diye tembihlemişlerdi. Suzan abla ve Leyla abla'ya İnsanlıkları için teşekkür ediyoruz.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta