Kırmızının yılı, boyun eğdiğim günahın anılarıyla, güllerin selasının okunduğu o mübarek salı.
Kanlı yüzünü okşamaya giderken takıldığın çakıl taşları birer iz o yıkıntıdan; hepsi harebe geçmişin ve yerlerinde yok halı.
Dönerken gittiğin yerden, dumanında boğulduğun o sıcak sobanın içindeki kül gibiyim, yansam da bir şekilde varım.
İçinde bir arafın.
Rüzgarlar üşütsün isterdim, tekrardan donmasaydın, bir balık gibi yüzen gölün içinde
Bütün güzel şeyler gülün içinde.
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta