Anguslar Ve İnekler Şiiri - Hakan Karaduman

Hakan Karaduman
237

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Anguslar Ve İnekler

Anguslar ve inekler

Kokum geldi sanırım ilk size,

Ne kötü kokular, sırtımda parazitler

Sinekler…

Denizaşırı yolculuk yapmamız için ormanlardan topladılar bizi

Önce hevesle denizi göreceğiz heyecanı, itip kalktıkları, dövdükleri

Gemilere zorla bindirdikleri zaman bile anlamamıştık.

Uruguay dağlarında özgürce koşuştururken -inekler koşamazmış-

Biz koşuyorduk yağmurlu dağlarda, nereden bileceksiniz?

Beyaz adamın arta kalan döllerinden biçimsizleşmiş insanlar

Sırtımızda sopalarla gemilere bindirdiklerinde bizler anlayamadık,

Hangi deniz, hangi fırtına, boyunlarımızdaki zincirler, önümüzde, nereye?

Ölmeyecek kadar yiyebileceğimiz Uruguay otları… Önümüzde.

Boyunlarımızda zincirler, bu ne ki ne?

Bindirdiler bizi gemilere,

Gemi sallanır, bir aşağı bir yukarı, bir yana savruluruz,
Önümde kurumuş çürümüş dağlarımın otları, midelerimiz

Off offf… çok mu erken pes ediyorum neden ki?

ne zaman bitecek ki?

Önümdeki otların canı cehenneme…

….

Gemi okyanusta sallanır, hepimiz sallanırız, sokulacak kadar

Birbirimize sokulacak kadar yakınız ama boynumuzdaki zincirler.

Kaptan demiş ki, orada yesinler ve sıçsınlar, ölenleri atın denize

O gece,

veya hep geceydi,

iki gün veya daha kısa bir an veya bir ay geçti

Yanımdaki zincirler boşalmaya başladı,

Özgürleşen cesetler okyanusa atıldı.

Ben hala hayattayım.

Birkaç gün gibi,

veya aylar geçti sırtımdaki sinekler;

Sıkılmışlar, çıkıp topraklar dağlar ararlar.

Dağlarımdaki otlar çoktan çürümüş oysa…

Gemide yine aynı günün karalığı belki haftaların,

Bizim deli angut, biz ona deli dana deriz, biraz angut,

Durmadan beş zincir sonrası homurdanır, kızar, böğürür

“Etimizin değeri çok ucuza alınmış, sürümden kazanacaklar,

Yani sayın baylar bayanlar burada kaç nefes kalır varıncaya kadar!”

Ölen özgürleşen, zincirinden çözülüp okyanusa atılanlar…

Soğuk okyanus suyunda şimdi ne yapıyorlar diye düşünürüm?

Köpek balıkları…

ve

Koku,

Cesetlerden arta kalanlar,

Etimiz ucuz, bizden kalacaklar.

Aylar belki yıllar;

Önümüzde çürümüş yiyecekler, pis kokular

Zincirlerimiz bir de

Günler veya hep gündü, veya

Ne kadar geçmiştir kim bilir zamanlar?

Uruguay dağlarında bıraktım sevgilimi,

Şimdi hangi köle gemisindedir bilmiyorum,

Dışkılar çürümüş otlar üzerindeyim, kederler

Bir de üzerimde sinekler parazitler…

Herkes birden dikkat kesildiler;

Kaptanın adamı geliyor, yine birileri okyanusa düşecek,

Kaç halkalara bağlanmış zincirler çözülecek?

Ben yerimdeyim çürümüş yediklerim, geviş getireceğim.

Zamanın akışına bırakıyorum, ama öleceğim.

Limana yanaşır gemi, zincirlerden kaba sesler yükselir

Tır sesleri, homurdanır egzoz sesleri; boynumuzdaki açılan

Halkaların ve zincirlerin sesleri,

Bağırışlar, yanaşan kamyonlar, açılır kapaklar:

Gemilerin.

Önce,

Bizden önce,

Sinekler birer top gibi,

Özgürlüklerine kanat çırparlar:

Yeni liman, yeni hayatlar, yeni hastalıklar,

Sonra bizleri tekmeleyerek çıkarırlar gemilerden

Bekletmeden

Kamyonlara tırlara doldururlar

Kamyon şoförü sorar durmadan,

Ya kaçarsalar?

Liman görevlisi ve yorgun katil kaptan:

Bunlar vahşi, dağlarda kendi başlarına büyümüşler

Eğer atlar biri kamyonundan, oradakilere söyle, bunlar

vahşiler!

Sıcak, kamyondan gelen esinti insan kokusu

Hizaya sokulmuş bir kamyonun kasasındayız, ve

Kamyonun kasasında helal gıda taşımacılık yazıyormuş

Yüzyıllar önce Afrika’dan kaçırıp götürülen köleleştirilen

Siyah güzel insanların batıya götürülüşünü düşünürken

Ucuz et, ucuza alınıp kat be kat satılacak etlerimiz,

ve sinekler

Sinekler özgürce yeni vatanlarına yeni topraklara dağılacak,

benimse

kesilecek boynum, etlerim kentlere dağılacak

Neyse işte…

Birden anın içine girerim, paniklerim:

Bizleri ite kalka, döve vura kamyonlara yüklerler,

Zincirler boğazımızı daha çok sıkacak şekilde bindirdiler,

Hormonlu yemler dökmüşler önümüze, ölmeyelim diye,

Koku iğrenç, her yer insan kokusu,

Gürültü patırtı, her yerde insan kokusu!

Çürümüş hormonlu, gevişlerimin içi boşaldı.

….

Dalgalanmayı bıraktı toprak, öncesindeki mavi toprak,

Horultulu kamyonlar içinde ölüme giderken,

Gidiyoruz işte yine, bitmez yollar, gürültüler…

Bizim deli, deli deriz ona angus’dur adı,

Başladı yerinde sıçramaya, kafalar savurmaya,

Yani,

Angut’un teki!

Sonra

Birden yine delirdi,

Çıldırdı!

Zincirlerini kırdı, sağa sola saldırdı!

Şoför habersiz başkaldırıdan

Kurtuldu zincirlerinden,

Tam o an

Bizim için en zavallı o an,

Onca yolu ölmeye gelmiş bize

Son kez baktı: geliyor musunuz diye?

Hepimiz hormonlu yeme döndük, utancımızdan değil

Geviş getiriyoruz, koca bir başımız var, tanrı midemizi ağzımıza getirmiş, korkuyoruz,

Genişliyoruz, düşünemiyoruz, geviş getiriyoruz…

O,

Son kez yeniden baktı bize deli angus, şövalye angut,

Kamyonun demirlerinden ışık bile giremeyen yerinden

Atladığı gibi kaldırımlardan

sekerek yolun kenarındaki ağaçlara

Koşarak,

biraz da,

anlayamadık ama

Sanki,

Özgürüm demek değil de, sanki yavru dana gibi

Kıç atarak bize

Hızla kayboldu ağaçların içenlerinde

Geviş getirirken çenelerimiz ağrımış olmalı

Veya,

Durduk, ne bileyim işte

Durduk,

Kamyon da durdu,

Hepimiz durduk; biz hep dururduk aylarca,

Yine durduk

Şoför toplanan kalabalığa dedi ki,

Bakın bunlar vahşi, arabamdan kaçtı biri

Sizin hayvanlarınızdan uzak tutun

Bulduğunuz yerde öldürün onu

Benzemez bunlar, dağlardan gelirler

Sizinkilere de bulaşır, özgürlüğü!

Özgürlük!

Kamyon yeniden hareketlendi ya bizim deli…

Canımız ne yemek ne de geviş getirmek ne de…

Hangimizin kanı daha çok akacak veya etimiz parçalanıp

Daha çok kilolar çıkacak…

Kamyon durdu…

Kırbaçlar nar dalı, limon dalı, daha acıtıcı

Hızla indirdiler, aylar sonra ilk kez bastım toprağa

Kesimhane yazan dev hangara, panikle ölümü arayanlar

Yani bizler,

Hepimizin gözleri tanrı yadigarı kocamandı

Tüm anguslar ve inekler

Güzel gözlerimizi kapattık, ilk aklıma gelendi

Bizim deli, bu gece hangi taze otları yedi?

Kasapların gelmelerini beklerken aklıma bunlar geldi.

Yerlere oturduk, yorgun ayaklarımız artık işe yaramazdı,

Kasapların bıçakları ay ışığında parladı…

Hakan Karaduman

Hakan Karaduman
Kayıt Tarihi : 23.6.2025 19:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!