Köpüklerle sevişmekten
yorgun düşerken deniz
parmak uçların hep
el örgüsü dokunuşlar taşırdı ya
tenimde pervasız
gülümserdi o anda gözlerinde
sönmeyen iki yıldız
Şimdi-Andros’ta hatıran bir sanrı
bir serap gibi capcanlı
ama onu yad eden……… yapayalnız
Gökyüzünü saçlarımın üstünden
çektin çekeli
iyice açıldı iki palmiyenin arası
hamaksız - salıncaksız
Ayaklarım çift-tekil-sürü
yürü-yürü
Bitmiyor - uzadı kumsalımız
Çakıl taşlarının uykuya daldığı gecelerde
devasa basıyor üstüme karanlık, ıpıssız
ses arıyorum ey vefasız
Islığınla şenlendirdiğin bu sahilde artık
yengeçlerin sahte korkusu bile yankısız
Hain bakan pusulalar
sarhoş gösteriyor iskelenin yerini/
Mum karanlığında suskun oturuyor barınak
Bütün sandallarda ihanete hazır
kocaman birer delik/üstelik -
körfezin esmer dibinde
sen gibi bakıyor yosunlar
Yokluğunu çıkarmak için dalıyorum
Yırtık ağlarda takılıp kalıyor
batık paletim
Sonu yok..öyle bir iflas ki hasretin
faturası her şafakta
yeniden çıkıyor bu meretin
Hangi nefesinle
silinip gittiyse kaşla göz arası
kayalıklardan mercanlara kadar uzanan
bize dair o iz
suyla doldukça kum yatağında ki
sahipsiz boy ölçülerimiz
her balığa bir pul borçlanıyorum bilesin
Müflisim/yazık ki uzlaşmasız sancılar
zamana ait oyunlar
ve varissiz bir mirastan
ibaret kalacak
Andros’a benzeyen bütün adalar
Uykusuz/kabus/yanaklarım tuz - gözlerim yanıyor
Tütün dumanı değil inan / biraz üşüdüm ve
ay yansıyor yüzüme
Kayıt Tarihi : 8.4.2018 17:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!