Eziyet içinde gerilmiş bir yüz
Saltanat sarayının deryaya nazır
Divanında yürüyor ağır düşüncelerle
Savurup ham ipekten arada kaftanını
Kaşları düğüm atmış san-kim birbirlerine.
Hünkârın manidar bu sükûneti
Vezirlerin, nazırların cüppeleri içinde
Tüy oynatıyor, bağ koparmış dizleri.
Şehzadeler gözlerini hazineye akıtmış
Anın ötelerinde dönüyor boş içleri.
“Payı-taht mı tehlikede” diy-ye düşünür vezir
“Düşman koşun mu saldı yoksa düvel üstüne
Hayra olur inşallah bu hiddet ne ola ki? ”
Üç Elham bir kul-fi-Allah okuyup “âmin” diyor
Üfleyerek yakasının içine...
Güz yeli elleriyle kopan yaprak baş vezir
Seğirtip etek öptü... Kapandı yere
“Bağışla hünkârım naçizane kulunu
Bu kulun ki kederlere gark olmuş
Hünkârımın derdi ne ola diy-ye.”
Zaman köçek zamanıydı
Biline...
Hünkâr durdu
Bir hicran makamıydı gam kuşu yüreğinde
Bir şeyler kovar gibi iki eliyle
Gömüldü besmeleyle koltuğun içlerine
Derin bir nefes çekip bir iki mırıldandı
Atmaca gözlerini daldırdı gözlerine.
“Şehzadeler yakın dura
Vezirlerim bir eğice yanaşa
Ant ola ki rahmanıma dinime
Çile çoook... Yük ağırdır
Bir pala inip kalkar... San-kim
Belime...
Demem o ki…
Ne ola ki akçeler aka gele
Kesemiz eğice dola
Dola ki yolumuz açılmış ola
Ne ola ki gönene evladu ayal
Ne ola ki bu niyet kolay ola
Kestiği yer bir nebze kanamaya
Diy-ye düşünürüm de
Yumulmaz gecelerdir gözlerim uykulara.”
Vezir…
“Şükürler ola ki ulu hakanım
Dert akçe derdi ola başka bir dert olmaya
Hünkârım bilsinler ki bu gece yatılacak
Yatsıdan hemen sonra istihare niyetiyle uykuya!
Evvel Allah’ın izniyle
Açılır bütün kapılar hayırlı fermanına
Bağışlarsan varıp haber salayım
Vesveseden arınıp hazırlanmış ola ki
Allah doğru olanı göstere aracıya.”
“Hay adınla bin yaşayasın vezir
Sana uğurlar ola uğurlu gele gece
Müjden başım üstünedir
Hayırlara gidile.”
Zaman köçek zamanıydı
Biline...
(11)
Hünkâr çekilir uykuya
Haremin içlerinde fısıltılı etekler
Atlas sedir üzerinde göz-kulak kesilmişler
Umutsuz mutsuzlukla tutuşan cariyeler.
Baş sultanın kulağı hünkârın yanındadır
Küskün aynalarında keder akan ırmaklar
Elmas yüzük dönüyor dönüyor parmağında
Gözlerinin içine itilmiş bir kırgınlık
Çakılıp kalmış öyle terlik nakışlarında.
Doğrulur yerinden bir dişi kaplan
Tövbeler içinde varır secdeye
“Vakit tez erişir elbet
Tevekkül eyleyen kula ”
Dese de sultan huşuyla
Damlıyor gözlerinin acılı sessizliği
Yeşil bir seccadeye...
Yüreğinin dediğini boğdu eğile kalka
Kalp alıp bir cesedi uzattı dudağına
Salâvatla elleri dolanırken yüzünde
Avucunda ki şeyi doladı türbanına.
Sultan... Çırptı elini
Toplanıp diz çöktüler
Bir ağızdan başladılar duaya.
Zaman köçek zamanıydı
Biline...
(111)
Ezan vakt-eyledi namaz kılındı
Dualarla halvet olup günahtan arınıldı
İçinde mum halinin çıtırtılı sevinci
Hünkâr Müntesip’i ayakta karşıladı.
“Yattın mı istihare uykuna”
“Allah’ın izniyle yattım hünkârım”
“Hayır, mı getirdin şer midir yükün”
“Hayırlara vesiledir gördüğüm rüya
Nur yağacak başımıza hünkârım
Eliniz teeez tutula...”
Hünkâr göz attı kapıya
Eşikte heyecanın uçurduğu soluklar
Ulemalar, şehzadeler, vezirler
Etek öpüp diz kırdılar sırayla.
Yağlanmış kırbaç gibi öyle bir şakıdı ki
Hünkârın çığ-revan sesi
Kuşlar huşu içinde havalandı dallardan
“Sultanlar, cariyeler, hadımlar, iç oğlanlar
Perdelerin arkasına yığıla
Çaresi münevverin dediğini toplayıp
Kulağının içine eğice nakışlaya.”
Zaman köçek zamanıydı
Biline...
(1111)
Ellerini ovuşturup gülümsedi içine
Kızarmış burnunu okşaya sıvazlaya
Avat bilip bu bahtı bağdaş kurup başlara
Gözden göze sekerek iki gözleri
Şevk içinde parıldayıp gözyaşları dökerek
İstihare rüyasını başladı anlatmaya.
“Muhammet aşkına Allah adına
Buyruldu ki bu naçiz kulunuza!
Tarikatın nuruyla ehli kullar yıkana
Dergâhlar kurula ki her bir yere yayıla
Sınırlar geçile derya aşıla
Bu akıldan çıkmaya ey niyeti sevaplar
Hak yolunda her şey mubah sayıla.
Muhammet aşkına Allah adına
Buyruldu ki bu naçiz kulunuza!
İnanan müminlerin yanlarına varıla
Her dona girile ki gönüller bulanmaya
Muhammet ümmetinin din kardeşinin
Merhameti sıvazlana imanları okşana
Camilerden, mescitlerden himmet toplana
Avratların ziynetleri hayır dualar ile
Gerdanları incinmeden alına.
Muhammet aşkına Allah adına
Buyruldu ki bu naçiz kulunuza!
Bir fener içinde ışık yakıla
Işığın altına kullar yığıla
Denile ki iane sahibine
Yetimlerin başında öksüzlerin üstünde
Elimiz eliniz ola
Fukaraya bir sıcacık dam ola
Aş ola ekmek ola
Bu böyle akıllara bir eğice yazıla.
Muhammet aşkına Allah adına
Buyruldu ki bu naçiz kulunuza!
Fitne sanat cürümüne setler vurula
Evlere eşiklere zulüm figan salına
Kim varsa bizden öte zindanlara atıla
Bilim denen iblisin iki gözü oyula
Hak yoluna denile ki emele uydurula
Akçe güçtür güç akçedir
Ey altın neslimizin ey altın evlatları
Yüzü suyu hürmetine bu gücün
Yol üstümüz diken değil gül ola.
Muhammet aşkına Allah adına
Buyruldu ki bu naçiz kulunuza.
Üfle niyetim elzem bağışı cevher kula
Şeriatın aşk ilmini bilenler çağırıla
Bu akçe dağlarına
Bir esvap dikile ki bir kusur bulunmaya
Günahı karasıyla bir eğice saklana
Alnı daim ak bilineee, ak görüneee
Ak olaaa...
Muhammet aşkına Allah adına
Buyruldu ki bu naçiz kulunuza!
Yeşil bir çaput tapıla, gül suyuna batırıla
Gün içinde kurutula, yasalar ona sarıla
Günün beş vakti öpüle, üç defa başa konula
Hak yolunun selameti uğruna
Nur içinde nur ektik açıldı kapılar nur
Allah gazamızı mübarek kıla...
Muhammet aşkına Allah adına
Buyruldu ki bu naçiz kulunuza!
Küffar dil açarsa emel üstüne
“Aka kara” dey-yu söz gezdirirse
Bir çığırtkan tutula, sokaklara salına
Küffar “müfteri” dey-yuuu
Tebaa’ma duyurula...
Suna Aras
Suna ArasKayıt Tarihi : 14.4.2014 23:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!