ANAMIN HİKAYESİ
I
Aylar meçhul seneler belli
Yıl olunca bin dokuz yüz elli
Bir kız çocuğu doğurdu Salif’ in Ayşe
Kerpiçten yapılama evlerine
Geldi büyük bir neşe
Her ana gibi benim anam da benzer
Karanlıkları aydınlatan bir güneşe
Tahta bir beşik hazırladılar
Temiz çarşaf serdiler
Kundağa koyup kuşağını sardılar
İsmi ne olsun diye büyüklere sordular
İstişare edip karar kıldılar
İsmi Fatma olsun diye
Üvey annenin adını verdiler
Fatma köy yerinde döndü Fadime’ ye
İsmi kulağına ezanla okundu
İki cihanda adı belli olsun diye
Tahsin Ağanın iki gözünün yıldızı
Hacı ve Fadime
Biri oğlu, biri kızı
İki de üvey kardeş
Yıllarca bir arada yaşamışlar
Aynı ekmeği bölmüşler
Birlikte ağlayıp gülmüşler
Altmışlı yıllar, Anadolu ve sefalet
Her şey bilek gücüyle
Daha icat edilmemiş birçok alet
Tahsin Ağa ve ahalisi
Çalışır tarlada, tapanda
Umutlar bağlı nasırlı ellerde, kara sabanda
Fadime iş bellemiş, aş bellemiş çocuk yaşında
Yaz kış demeden su beklemiş çeşme başında
Kendi küçük fakat çok ağır omuzundaki yük
Okul zamanı gelmiş derken
Tahsin Ağa kızını göndermemiş okula
Bahanesi var çünkü daha çok erken
Okuldan eve gelmiş muallimler
Israrları da kâr etmemiş
Fadime maalesef okula hiç gitmemiş
Diğer kardeşlerinin de aynı kaderi
İşe güce kim bakacak diye
Okula onları da göndermemiş pederi
II
Fadime Aşağı Mahalleden Yukarı Mahalleye
Yalın ayak mekik dokumuş
Fırsat buldukça Hoca Mektebinde okumuş
O zamanlar aileler bir arada yaşarmış
Fadime’nin dayıoğulları öksüz kalmış
İki erkek çocuğa Fadime bakarmış
Üst başlarını temizler
Onları bakır leğende yıkarmış
Bozkırın ortasında geçmiş hayatlar
Bir ailenin derdini diğeri ikiye katlar
Kışın ayazında, yazın sıcağında deriler çatlar
Güneşin altında çalışırmış ırgatlar
İşte bu yüzden hep nasırlı o eller
Çok çalışmaktan hafif büküktür beller
Evlerde isli lambalar yanar
Elektrik desen yetmiş sekizde gelecek
"Televizyon nedir." desen
Kim bilecek?
Gaz lambasıyla aydınlanır
Tezekle ısınır yuvalar
Kış yaz derken
Yıllar birbirini kovalar
Yıl yetmişlere gelince
Anam anlamış
Dayıoğlu Hayrullah yüzüne gülünce
Dini bir nikah kıymışlar ilk önce
Bir yuva kurmak nasip olmuş iki gence
Yüce Allah ilk evladı verince
Yetmiş iki de dünyaya gelmişim
Gayet zayıf, çelimsiz ve ince
Yeni evin de hiç bitmez kahrı
Bir yanda çocuk, bir yanda mutfak
Bir de üç öğün göreceksin ahırı
Bir evde üvey ana
İki gelin, bir kaynana
Eltisi ve anam
Uzun yıllar kalmışlar yan yana
Kocaları gurbete çıkmış
Çoluk çocuklara kadınlar bakmış
Fadime beş çocuğa karışmış
Elti, çocuklar ve kaynana
Bazen küsmüş bazen barışmış
Sonra eltisiyle ayrılmış yollar
Anam çocuklar ve kaynana
Bir arada yaşamış uzun yıllar
Aynı havayı solumuş
Aynı ekmeği bölmüş
Yıl doksan dokuz Nefiye babaannemiz ölmüş
Rahmeti dedem dördüncü eşine almış
Bir müddet annem yine aynı evde kalmış
Bazen tak etmiş zorlu hayat canına
Gelinini bırakmış kaynananın yanına
Bir müddet köyden ilçeye taşınmış
III
Sene iki bin beş olmuş
Azrail Dedemin canını almış
Dedemin dördüncü hanımı
Bir müddet köyde kalmış
Üvey ana gitmiş
Soluğu şehirde almış
Tekrar taşımış anam köye
Kalmamış eskisi kadar sorunları
Bağrına basmış torunları
Acılar çok, mutluluk az
Babamın durumu düzelince
Hac yolu olmuş farz
Nasip olmuş kutsal topraklar
Zamanı gelince bir bir dökülür yapraklar
Azrail gelip eşini almış
Bu aileden geriye tek büyük anam kalmış
Allah hayırlı ömürler versin
Her ana gibi sen de benim için özelsin.
Bilirim gece gündüz bize edersin Allah'tan niyaz
Nasırlı ellerini ne kadar öpsem az
12.05.2019 Kayseri Anamın Hikayesi. Veli AKCA
Veli AkcaKayıt Tarihi : 12.5.2019 14:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!