Anama mektup..
Biliyormusun..
Anam,canım anam sana hiç mektup yazmadım.Şiirde yazmadım ama bil ki hasretimden.
Hep hasret duydum,yaban ellere içimi dökerken hasretim sanaydı.Dizlerinde ağlamayı
isterken başka dizler yavandı,o an anlamamışım annem.Neden uzağız ki senle böyle.
Beni hiç büyütmedin gözünde biliyorum,haklısın annem ben hiç büyümüyorum.Her vurulmada
sanki başımı gömüyorum hüzne,dinlenmeye.Sonra kalkıyorum ağzımda bin bir isyanla.
Beni hor görme kardeşim
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende
Devamını Oku
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende
Bir evladın anasına en güzel hediyesi bu satırlar olsa gerek. Annene söyle çok şanslı kendisi:))
Kalemine, yüreğine sağlık.))
Canım Allah anneciğini sana seni anneciğine bağışlasın.
DİRİ DURURKEN...
Millet olarak çok şaşırtıcı özelliklerimiz var. Mezarlık olarak tahsis edilen arazilerin, ilk mezarı açılmadan bile, köyde olsun, kentte olsun, ihatası hemencecik yapılıverir. Ama okullar yıllar boyu bahçe duvarı çekilmeden durur. Çocuklara gelebilecek zararın kalkanı öğretmenlerdir.
Cesetlere, hem de gömmekle güvence altına aldığımız cesetlere gelebilecek zarar, çocuklarımıza gelebilecek zararlardan daha fazladır.(?)
Yok, mesele zarar gelme meselesi değil, saygı-sevgi meselesi ise, canlılara niçin öncelik tanımayız?
***
Bir arkadaşım:
“-Yahu, kimsesiz, yaşlı bir komşu kadın vardı. Bulaşık yıkarken ölüvermiş. Öyle acıdık ki...” dedi ve ilave etti:
“-Ne yer, ne içer, nasıl ısınırdı anlayamazdık...”
Ve bütün mahalle: “Bir yaşlı, kimsesiz kadın ölmüş, “haberini duyar duymaz, tanıyan tanımayan, cenazesini kaldırmak için bir araya gelmişler ve kaldırmışlar.
Neden diriyken sahip çıkılmamışta, ölünce sahip çıkılmış?...
***
Bacağı dörtleyince baba ocağını terkeder gideriz. (Zaten evlenmezden önce eşimiz tarafından bu şart koşulmuştur.) Eşimizle anlaşma sağlayabilmişsek, bayramdan bayrama, ele-güne ayıp olmasın düşüncesiyle şöyle bir yoklarız... Nasıl bir bahane uydurup kalkabilmek için eşimizle sık sık gözgöze geliriz. Ya anamız, ya da babamız sıkıntımızı anlar ve hafif iğneli bir espriyle yol verir. Yüzümüz kızarmadan, sevinçle soluğu kapıda alırız...
Birinden biri hastalanırsa, topu, bir mazeret uydurarak, kardeşlerimiz varsa kardeşlerimize, yoksa hasta olmayan diğerine atarız...
Zavallı ihtiyarlar, birbirinin çürük kollarına dayanarak, gençlerimizin bile tahammül edemediği, o tedavi sergüzeştine ser-geşte olacaklarını bile bile dalarlar...
Ölürlerseee...
Kendimiz ölüm yatağında olsak bile, uçakla koşarız.
Hepimizden, taa derinden gelen ahlar-vahlar çıkar ki, 21.30 Kurtalan treninin sirenini bile bastırırız...
Moruklar artık öbür dünyaya göç etmişlerdir ya; sorumluluğumuz kalmamıştır; rahatlamıştırız. Onlardan kıskandığımız bir dilim ekmeğin sayısını arttırıp, yağla-balla, taze kuzu etiyle birlikte eşe-dosta günlerce ziyafet çekeriz. Esirgediğimiz kömür parasının yanına bir hayli daha kadar, din adamlarımıza yemin parası, ıskat parası, hatim parası olarak kürürüz... Meseleyi bir an önce miras meselesine getirebilmek için, arkası arkasına mevlütler okutturuz. (Bu arada: “Vay ilmini para ile satanlara,” ayetini, yarası olup gocunanlara hatırlatırım...)
Ya o moruklar, dişinden tırnağından arttırıp, yüklüce bir miras bırakmışsa...
Sağlıklarında akan çatıları umurumuzda bile değilken, şimdi milyonlarca lira verip, mermerden mezar yaptırırız...
***
Ah!... Ölülerimize sahip çıktığımız kadar dirilerimize de sahip çıkabilsek...
O zaman güneş daha parlak doğacak; güller daha kırmızı açacak; tencerelerden tabaklara alınan yemekler daha bir lezzetli olacaktır.
23 Temmuz 1992
Çocuk ve eş bulunur ama anne ile baba giderse bir daha dönmez derler...
içimizden yaşlar taşıdık bugün ağlayan gözlerinize
.....
Senin sözlerin altından tüm annelerin ellerinden öpüyorum. Barış Aluk.
Cok etkilendim...Ben de sevgili anneciginin ellerinden hürmetle öpüyorum..Tebrikler sevgili Tülay..Sevgilerimle..
tutamadim, barajin kapaklarin yine
yine bozul tüm musluklar
saril saril akan tazyikli sular
devirdi, birakmadi icimde ne kiyi ne duvar...
Anacigimi hatirlattiniz bana
Anacigim Allah kani kani rahmet etsin sana...
Yureginize saglik, dost..yureginize saglik
Arkadaş ne yaptın böyle gecenin bu saatinde ana dedin türkü dedin seninde mi uçurtman tellere takıldı. Senin ananındamı saçına yıldız düştü. İşte sana azeri bir ana şiiri........... o solmuş saralmış yarpag kimidir///// belide bükülüp yumag kimidir//// çetine düştümmü onu anıram//// anıram sanıram kanatlanıram//// o menim argamda//// bir dağ kimidir./////
Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta