aNAM kIRKLARA gARIŞTI Şiiri - Mahmut Nazik

ANAM KIRKLARA GARIŞTI
- Seksen küsür yaşında bir anam var. Bu yaz bizim mahallede geceleri kadınlar bir araya gelip sohbet etmeye başladılar. anama da gel demişler. Sohbetten geldi ki:
- Anam, anam, anam belim! Of of of, her yanlarım! zeytin yağı getirin, gupa çekin.
Gadın essah bir dünya yorgunu.
- Ne oldu ana, gamyon mu çarptı, düştün mü?
O, anlattı:
- Yavrum çığırdılar, gittik işte. Önce bir şey okumaya başladılar. O okudu, bizimkiler ağladı; gız okudu bizimkiler ağladı. o okudu bizimkiler ağladı. Ben de ağlayacağım emme bir şey anlamıyorum ki ağlasam. Destan desen değel ilahi desen değil; kuran desen, O da değel; Yarı Türkçe bir şey.
Ama bizimkiler iki gözü iki çeşme ağla ha ağla. Ne anlar da ağlarlar ona da şaşırdım. Anaları ölse böyle ağlamazlardı valla. Hele bizim köylü Şıllık Emineyi, Düddürü Fadimeyi bir görecediğiz. Nazaman Müslüman olmuşlar bilmeem anam. Anaları öldüğün de gırıklarına ağladıklarının yarısı gadar ağlamadılardı, anam bunlar…
Yanımda Ebe aban vardı:
- Ebeağlin (ebe gelin) gız, ne anladında ağlarsın böyle, dedim.
- Ne biliyim Hanım Dudu aba millet ağlıyor bende Ağlarım işte. Saar ağlanacak bir şey vardır ki ağlıyorlar, dedi.

- Başınızı ağrıtmayayım yavrum, soğra başladık zikretmeye ama ne zikir. Sallan babam sallan, bir sağa bir sola çırpın babam çırpın. Millet gırıldı geçti. Kimi kafasını duvara vuruyor, kimi gara sıtmaya tutulmuş gibi titriyor. Doğru düzgün bir Allah deyen de yok:
- lah, lah lah, lah….
Ben bu yaşlı halimle nasıl yetişiyim onlara; ben arkadan onlar önden derken ortalık duruldu. Bitmesine bitti de bir de bana sor. Ne belim galdı, ne halım. Geldim üç gün yerimden gakamam gayrı, orucudan geçtim, namazımı yattığım yerden gılabilseydim bayrı yavrum.
Neyse tam gedecek vakıt, hoca gıza soruyum dedim.
Gözelce de bir gız, O olsun yanındakiler olsun, sanırsın ki hiç gün yüzü görmemişler. Bir onnaraa baktım, bir de bizim garılara. O abbacık, sütten çıkmış, ay parçası gibi; belli ki elleri soğuk su yüzü görmemiş bambık gibi bişiyi. Ya bizim kadınlar; aynı armıt kakı olmuşlar çalışmakdan. Elleri dersen, kepir goçmarı, saplıkcı törpüsü gibi bir şey. Ancak atı kaşağılamaya yarar.., gadınlığımdan utandım yavrım.
Dedim ki:
- Hoca gızım, eğer yanlış anlamazsan sana bir şey soracağım:
- Sor teyze, dedi
- Gızım hunnara bir bak hele; gece iş gündüz iş; gızıl ısıcakda bir ekmek parası kazancaz diye amelilikden tebdili şaşmış gadıncıkların. Bire de yorgun yorgun bu iş, yarın naal çalışacak bunnar. Valla yarın bir de bu ıramazanlık halleriyle,hepsi tavik gibi düşer bunların, ağaları işden de govar bunnarı.

Gızım, ben Kızıl Hocada okudum, böyle bişi görmedim; Hasan hoca da okudum, böyle bir eziyet görmedim, Emin hoca’da okudum böyle bi yorgunluk görmedim. Yağu şöyle oylum oylum, bağırmadan, usulcacık, kendimize eziyet etmeden, bir deseniz iki allah’ınızı düşünseniz, iki söz söyleseniz, üç hakkı kakaniyeti düşünseniz, bu sohbetiniz muhabbetiniz daha gözel olmaz mı? Bunu kitap mı böyle yazıyor, gul mu telef olun, diyor gızım. Bu duanızı gafanızı daşa ağaca çarpmadan yapsanız Allah gabul etmez mi, dedim.
Guzum, gızın öyle canı sıkıldı ki, dediğime de utandım. bir gabahat mı ettim deyi esas da yere girdim. Yalığız yanındakilere:
- Kim bu garı, nereli, diye sorduğunu duydum, Soğura döndü de bağa:
- Bi daha sen gelme teyze, dedi.
Of off of sırtımı ovun! Ana belim belim, belim! Bir tuğla ısıtııın! Allah rızası için şu sırtımı bir çiğneyin! vay gapıcığınız gapana. bak hele şu benim bana ettiğimi! … Mahmut Nazik/ Mersin