Resmi okumak…Aynanın arkasındakini görebilmek…Farkı fark edebilmek..
Ayrıntıları anlamak…Tek ihtiyacımız olan bu…Biraz dikkat…Biraz düşünce…Biraz yorum…Aslında her şey orta da…
Türkiye’ de bilinen kavramlar asıl itibarıyla özünü ve anlamını yitirmiş durumda…Sol düşünce… Sağ düşünce…Her ikisi de biraz düşününce…Anlıyoruz ki, kendi çizgisinden sapmış, yozlaşmış ve artık kitlelere hitap etmekten çıkıp, bir iç hesaplaşma, basit çıkar kavgaları, iktidar ve güç savaşlarının yaşandığı kargaşa, düzensizlik ortamına dönüşmüştür…Söylemler sadece ve sadece dillerde “hep aynı nakarat” şekline bürünmüş, kurultay kavgaları ve hatta meclis kürsüsünden sataşmalarla yaşanan bir “alt kültür” örneği olarak,sokak kavgaları şekline sokulmuştur…Refleks yoktur..İdeal yoktur…Hayali vaatlerin ötesinde ortaya konulan bir fiil, gerçekleştirilen bir başarı, yoktur…Çıkar çatışmasının kısır döngüsünde kendini zincirleyen, kendini mahkum eden ve kendi ipini çeken bir siyaset anlayışıdır bizde ki…
Gerektiğinde “ışık evleri-ev kiliseleri” ve gerektiğinde “kapitalist sol-sosyalist milliyetçi” gibi ucube birlikteliklere gidilebilmekte, bunlar “Uyum” “Diyalog” “Hoş görü” gibi “evrensel” diğer ismiyle “Küreselleşmenin” gerekçesi olarak önümüze konulmaktadır…
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem