Anlamsızlıklar arasında dolaşmaktan yorulmuş bedenin.
Aslında yoksun ve olmadın da henüz,
Belki bir yağmur damlasında yüzüyor benliğin
Belki de bir serçe kanadında uçuyor yüreğin.
Kaybetmişsin zamanı ve zamanın anlamını,
Duyguya meftun kalbin.
Karmaşık insanlar ve şehirlerde kabuk bağladıkça sevgin,
Kaçırmışsın gözlerini sevdiklerinden,
Kaçmışsın belki de her şeyden.
Bıkmışsın yalandan, riyadan
İşin zor, insanların diplerini görüyorsun.
Koca, koca firmaların aslında küçük insanlar ile dolu olduğunu biliyor ve buna ta en baştan beri hep hayret ediyorsun.
Akıllısın, farklısın ve bunların farkındasın.
Bence ayıl artık bu yalan rüyadan…
İkiye ayırmışsın seni.
Sen ve
Sensizliğinden artan gölgen.
İşte bu yüzden,
Güneşe duyduğun özlem.
Öyleyse o gölgen.
Gizlenmiş ve bulunmak isteyen
Asıl sen.
Sen,
Bir balıkçı yavuklusu kadar ürkek ve denizi seven
Bir çiçek satıcısı kadar yüreği nasırlısın…
Ağlamaklı oluyorsun hep ama ağlamak zor zanaat biliyorsun.
Göz kapaklarınla yarış ediyorsun;
Ve hep kaybediyorsun…
Kabul etmeye başlayalı çok olmamış adımlarının hatasını,
Yaşamdan farkındalık kadar uzaksın gerçekten.
Hâlbuki en büyük farkındalık sıradanlığın içinde kaybolmaktır bir bilsen. Anlıyorsun biliyorsun ama yapmıyorsun; tıpkı benim gibi.
Uyku bizler için gerçek âlemlerin kapısı…
Sonra uyanıyorsun.
Azim, inat ve otorite.
Her sabah zırh gibi üzerine giyiyor ve çıkıyorsun.
Sağanağa tutulmuş palto misali, her damlada daha da ağırlaşıyor ve daha da daha da.
Umutlarının bir, bir kaybolduğunu sanıyorsun.
Umudun olmadığını ise henüz öğreniyorsun.
Belki iddialı olacak ama CARPE DIEM yaşamlara âşık ruhunu,
Bilerek dehlizlere atıyorsun.
Küçük bir ortaklığımızı keşfettim.
İkimizde yorgunuz…
İkimizde susuzuz…
Neyi bekliyoruz dersen,
Sabırla dilediğimiz;
Deliliğimizi derim…
Kayıt Tarihi : 24.11.2005 09:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.