Hazan suya indi ağaç soyundu
Sarı tül bir gecelik giyindi toprak
Anadoluda sonbahar
kadınların toprak kokan yüreğinde,
kınalı ellerinde, dağ türkülerinde
Bir ala geyik belki, belki bir kuş
ya da yılan
Tadı damağında kalan kasvet hasrete yazılan gül
Periştelerin kanatlarında ay-gızın saçlarında
Tan ağarırken kırılgan dallarda ışık
Yağmurun buyanı sarı ıslak yapraklar,
Anadoluda sonbahar
kadınların toprak kokan yüreğinde,
Bir karınca kadar sessiz ölümün belleğinde
Rüzgarın kekre soluğunda savrulur dağılarak
Bengü-taşın dört yönünde güneş ay ateş ve su
Dönüşüm döngüsünde kendini tekrarlayan tekrar
Göklerin omuzlarında beyaz kara bulutlar
Gri bir rengin tarayışı suya akseden senfoniyi
Anadoluda sonbahar
Yağız delikanlıların ayak izleri sığ çamurlarda
Hasat zamanı telaşında dolunay
Taze ekmek kokusunun silüeti gezer başaklarda
Nasırlı bir elin bilgeliği ateş
Ve aşk
Dört mevsimde Eylül sadece ölüm kokar
Kayıt Tarihi : 7.10.2010 09:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Güneş, ay, ateş ve su, Tengri'nin kudretinin sembolleridir. İnsanların Gök'e dua ederek elde ettiklerine inandıkları 'Buyan' adlı enerji, güneşin göğün neresinde durduğuna bağlı olarak değişir. Bengü-taş, eski Türklerde geyik tasvirli dikilitaş, alplere mahsus bir “ölümsüzlük kayasıydı” ve ruhlarının sonsuz bir dönüşüm döngüsü içinde göğe yükselişini vurgulamaktaydı.”

TÜM YORUMLAR (2)