ANADOLU VE KURTULUŞ’UN SAVAŞI
Önsöz
“Ne olduysa Şişli’deki o evde oldu
Hiçbir sıfat ve salahiyet sahibi olmaksızın
Kolu kanadı kırılmış yurdumuza yeniden can vermek için
Anadolu’ya geçmek ve orada mücadele etmek tek çareydi
Bu işin uçunda ölmek de var”(9) diyerek
Bir avuç kor olup yola koyuldular/İstikamet Samsun diyerek
“Mustafa Kemal’in “Budala herifle biz Anadolu’ya cephane
Silah değil, kafa ve iman götürüyoruz”(10) sözleriyle
I.Bölüm
Kurtuluş’un Savaşı’na Doğru
Ve Samsun’da tutuştu Anadolu’nun yüreği Mustafa Kemal’le(2)
En baştan başlamak için güzel günlere Anadolu’da yaktı kurtuluşun ateşini
“Bölünmez, bağımsız, hür ve çağdaş bir Türkiye! ”için(1)
Anadolu’nun kızı, gelini, kadını ve erkeği imeceye davet ediliyordu
Kerpiç evlerin yoksulluğu, ekmeği, sevdası ve urbası ve türküsüyle
İşte böyle başlamıştı Kurtuluş’un Savaşı Afyon’da, Sakarya’da, Kütahya’da
Bir yürek bir silahtı düşmana karşı Alevi’si, Türk’ü, Kürdü, Çerkez’i, Laz’ı
Kurtuluş’un Savaşı’nda en öndeydiler acıyı hayattan ayıklayan kadınlarımız
İşgale uğrayan vatan topraklarında silaha sarılana Kuvayı Milliyeciler dediler(3)
Amasya’da, Erzurum’da ve Sivas’ta alındı en önemli kararlar
“Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”(4) diyerek
8 Temmuz 1919 gecesi “… Mukaddes gaye İçin milletle beraber nihayete
Kadar çalışmağa söz vermiş olduğumdan cihetle…”diyerek(5)
Aşığı olduğu askerlik mesleğinden istifa etmiştir. Mustafa Kemal
23 Nisan 1920’de yeni bir başlangıç için Ankara’da yeni bir meclis kuruluyor
Halkı Milli Mücadele hareketine karşı kışkırtmak için fetva veriyor
Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi İstanbul Hükümeti adına
II. Bölüm
Kurtuluş Yılları/Yeni Bir başlangıç ve Kadınlarımız
Artık Anadolu cephe cephe kurtuluşa hazırlanıyordu
Nineler, gelinler ve torunlar mermi yapımında çalışıyordu
Nakiye, Fatma, Halide, Ayşe, Hatice, Nazife, Makbuleydi adları(6)
Kimisi sırtında kimisi kağnılarda cepheye malzeme taşıyordu
Bir başkası askere giyecek dikiyor, öteki yaralı askere su veriyordu
Bir başkası da üsteğmenlik rütbesi maaşını Kızılay’a bağışlayacaktır(7)
Yani Kurtuluş yıllarında en büyük sızıları, sabrı ve sevdayı çekende
Mustafa Kemal’in yoluna sırtlarında bebeleriyle el verende onlardı
Kemal’in askerine çorap ören aç açık yiyecek taşıyanlarda onlardı
Yani hayattan acıyı ayıklamaya çalışan yani ölüme meydan okuyan
Kurtuluş için özgür bir halk için kula kul olmamak, insanca yaşamak için
Çiçekli dağlar ve başakları yüklü ekinler, dalları meyveden eğilen ağaçlar
Kıpkırmızı nar, yeşeren tohum için yeni bir başlangıca doğru yürüdüler
Ninni söyleyerek ağıt ve türkü ve hoyratlar söyleyerek yürüdüler
III. Bölüm
Kurtuluş
Ve İzmir’in Dağları’nda başka türlü açmaya başladı çiçekler
Devrim ateşinin yakılmaya başladığı günlerde
Ve bu topraklarda bir kurtuluşun destanı yazılmıştır/harf harf
Kadını erkeği, çoluğu çocuğu, yokluğu ve yoksulluğuyla
Sevgili Atatürk bu millet bu halk bu insanlar bu vatan sana minnettardır.
Bu Cumhuriyet Batı’ya karşın kuruldu/fakat batı’ya karşı kurulmadı
Bu Cumhuriyet yobaza, tutuculuğa, ümmetçiliğe, emperyalizme karşı kuruldu
Bu Cumhuriyet insan gibi yaşamak ve yaşatmak için kuruldu
Tut ki düşmanları hep var olacaktır Milli Kurtuluş Savaşı devrimlerinin
Tut ki el kaldıracaklar hep var olacaktır içeride ve dışarıda
Sevgili Atatürk seninde dediğin gibi”Geldikleri gibi giderler…”
“…Bu memleket bizim…(8) ”Biz ki Cumhuriyetin Çocuklarıyız
Ve biliyoruz ki Atatürk sana borçluyuz bu toprakları bu sıcak somunu
Beş vakit okunan ezanı/ Arguvan‘da türkünün kokusunu…
Ve tarih hiçbir ülkede böylesine cesur bir devrimi,
Bir ulusun kendi küllerinden doğuşunu yazmamıştır.
Ve tarihle anlamalı Mustafa Kemal’i ve onun devrimlerini
Sevdayla dikilmiş bir fidanın asırlık bir zeytin ağacının devinimi gibi
IV. Bölüm
Bu Toprağın Türküsü
Anadolu toprağı bir buğday tanesini her ne olursa olsun saklar ve
Başak haline getirinceye kadar onu bırakmaz.
Sabırlı, inatçı ve sağlamdır
Bir çiçeğe duruşu ve yeniden doğuşunu anlatır bu toprakların türküsü
Şeyh Bedreddin’i, Yunus’u ve Mevlana’yı bulursunuz dört bir yanında
Nasıl gülerse dalında çitlembik çocuklarda öyle gülsünler diye
Bu Cumhuriyet insan gibi yaşamak ve yaşatmak için kuruldu…
Bu Cumhuriyet inancı biçimsel değil formel yaşamak için kuruldu
Bu Cumhuriyet halkın sınıflara bölünmesinin önüne geçmek için kuruldu
Bu Cumhuriyet din devleti kurma hevesi peşinde olanlara karşın kuruldu
Bu Cumhuriyet Torosların Ve Kaçkarların çiçeklerine özgürlük için kuruldu
Bu Cumhuriyet Çador ve büyü olmasın diye kuruldu
Bu Cumhuriyet eline, beline, diline, eşine, işine ve aşına sahip ol diye kuruldu
Dipnotlar:
1-12 Ocak 1920’de Osmanlı Meclisi, İstanbul’da toplanır. Esasları Erzurum ve Sivas Kongreleri ile Ankara’da oluşturulup belirlenmiş olan Milli Ant’ı(Misak-ı Milli’yi) kabul ve ilen eder. Milli Ant’ın özü şudur:”Bölünmez, bağımsız, hür ve çağdaş bir Türkiye! ”
(Şu Çılgın Türkler/Turgut Özakman’ın kitabından)
2-”…Mustafa Kemal, Mondros Mütarekesi’nden sonra Yıldırım Orduları Grubu kumandanlığını bırakıp 1918’in kasım ayında İstanbul’a gelmiş ve isteği tarzda bir hükümet kurulabilmesi için girişimlere başlamıştı. Ancak bunun mümkün olamayacağı çok kısa zamanda görmüştü. İstanbul’da çareler tükeniyordu. Mebusan Meclisi de feshedilmişti. Artık yapılacak tek bir şey kalıyordu: Anadolu’ya gidip, en baştan başlamak…”(Gölgedekiler/Seyir Defteri 1919/Can Dündar)
3-Kuvay-i Milliye, Yunanlıların İzmir'i işgal etmeleri ve Anadolu'da ilerlemeleri üzerine kurulan ve düşmana karşı savaşan kuruluşlardı. Kuvay-i Milliye birlikleri, düzenli ordu kurulana dek, Kurtuluş Savaşında çete ve silahlı savunma kuruluşları olarak büyük yararlılıklar gösterdi. Kuvay-i Milliye adı, önceleri İzmir bölgesinde bulunan ve silahlı direnişçilere verildiği halde sonraları bütün milli hareketi kapsayacak şekilde kullanıldı.
4-21/22 Haziran 1919 Amasya Genelgesi’nde alınan kararlardan bir tanesidir.
5-M.Kemal Paşa’nın askerlik mesleğinden istifa mektubundan.
6-Milli Mücadele Kara Fatma, Halide edip, Nakiye Hanımlar gibi İzmir’in işgalinde Yunanlılara karşı direnen Binbaşı Ayşe hanım’a, Fransızlara karşı 9.Tümenle birlikte çarpışırken şehit olan tayyar Hanım’a, Pozantı’da yol soran Fransızlara yanlış yol tarif edip Türk askerinin eline düşmelerini sağlayan Hatice hatun’a. Gaziantepli Yirik Fatma’ya, işkenceyle öldürülen Nazife Kadın’a tanık olmuştur.
7-Fatma Hanım 1955 yılında Erzurum’da yaşamı son bulana kadar cephede savaşacak, üsteğmen rütbesi alacak, üsteğmenlik maaşını ise Kızılay’a bağışlayacaktır.
8-N.Hikmet’in “Kuvayı Milliye Destanı’ndan“…Dörtnala gelip uzak Asya’dan/Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan/Bu memleket bizim…”
Kayıt Tarihi : 4.7.2007 07:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
şimdinin patronları liderleri aristokratları burjuvaları
o zamanın sevr'cisiydi
ama ne yazık
neyse
TÜM YORUMLAR (2)