Anadolu bu yüz yıllardır öksüz yüz yıllardır ağlar
Tanrıda küsmüş gibi yılın üç mevsimi kar
Betonu görmemişler karasabanda bilirler demiri
Üstü toprak evlerinin dört yanı kerpiç duvar
Don tutar ektiğini üzümlere küf vurur
Bakar tarlaya-bakar bağa adamın gözleri dolar
Sonbahar gecelerinde yıldızsız gökyüzünden
Turnalar geçer güneye katar katar
Sabahın köründe kadın-erkek düşer yollara
Diz boyunda dikenler parçalar ellerini ayaklarını taşlar
Tam on nüfus var başında tam on delik boğaz
Adamın derdi büyük başı dumanlı dağlar kadar
Ne zaman gitseniz evlerine ne zaman
Yine de ikram edecek bir şeyleri var
Başka zaman uğramaz büyük adamlar ancak
Seçimden seçime bir hal hatır sorar
Siz bilmezsiniz anadolunun derdini bilemezsiniz
O insanlar ne içer-ne yer-nerde yatar
Doktor yok-yol yok-su-ışık-okul yok
Yokluklar içinde yalnız varlıkları var
Verir her şeyini verir bu memleket için
Bu kadar yokluk içinde bile fedakar
Ve koskoca bir kış için hazırlanan zahire
Bir kaç çuval buğda-un-kuru üzüm-ceviz-nar
Şükrederek yer bir kuru soğan ekmeği
Verse verse bire beş verir kıraç tarlalar
Mutluluk nedir bilinmez anadoluda
Yirminci yüz yılda doğumdan gider kadınlar
Beş on kuruşları varsa kırk düğümlü yağlıklarında
Onu da doktor alır- ilaç alır- otel alır aç kalırlar
Bitti sanmayın bu kadar değil söyleyeceklerim
Daha var-daha var-daha vaaaaaar...
Eylül/71
Kayıt Tarihi : 2.6.2005 22:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)