FATMA DOĞAN
BULUTLARIN SAVAŞI
Yıllar yıllar önce, çayırlarda yemyeşil çimenlerin, yoncaların dans ettiği, bahçelerinde bin bir çeşit çiçeklerin, yediveren güllerin bittiği, yiğitlerin kavakların boyunu geçtiği, güzellerin sırma sırma saçlarını belik belik ettiği, çocukların sokaklarda gönüllerince eğleştiği, içinde güzel huylu ademlerin yaşadığı ulu volkanik Ala Dağların eteğinde bir Bademler diyarı varmış.
Bu diyarda badem gözlüler makbul olup, badem şekerleri avuç avuç yenir, bakkallarda külah külah badem şekeri satılırmış. Analar çocuklarına badem kurabiyesi yapar, pilava kaşık sallayanın kaşığına pilavın en bademlisi gelirmiş. Kısaca ,bu ülkedeki ademlerin rızkı bademdenmiş.
Bademler diyarına bahar hele bir ayak bassın her yerde badem ağaçları çiçeğe durur,yere göğe toprağa düşen cemrelerin keyfine diyecek olmazmış. Bademler diyarındaki insanların kalpleri su gibi berrak elleri ise toprağı sevip okşamaktan çatlamış olsa da, aynen o toprak gibi bereketli ve çok cömertmiş. Herkes, güneş doğunca güneşin aydınlık yüzüne gülümser avuçlarını göğe kaldırır. Allaha yağmur damlaları adedince şükürler yağdırmış. Bunu gören bulutlar,sevinçten nereye gideceklerini şaşırır. Bir oyana bir bu yana kelebekler misali koşturup dururlarmış. Hatta bu bulutların içerisinde adı Akbulut olan ve tombul yumuşacık bir bulut ahalisi de insanların bu neşeli cömert ve mutlu hallerini gördükçe gökyüzünün hiç kararmasını istemezmiş? Koskoca bembeyaz pamuk gibi gövdeleri ile Bademler ülkesinin üzerine çökmeye çalışan kara bulutlara gövdelerini siper eder dururlarmış. Ancak bu kara elbiseli bulutların hepsi kötü değilmiş. Bazısı tertemiz yeni yıkanmış elbiselerini giyerek. Akbulut ailesinden izin alıp gelirmiş Bademler ülkesinin göğüne. Nazikçe Akbulut ahalisinden izin istermiş. O vakit Akbulut ahalisi onlara müsaade eder, kenara çekilir tertemiz siyah giyinmiş yağmur yüklü bulutlar dünyaya bereketli yağmurları sepeleye sepeleye yağdırırmış. Görevlerini başarmanın sevinciyle, Gökyüzüne, gökkuşağından kocaman rengarenk bir gülücük kondurup yavaşça giderlermiş.
Ancak kara pelerinli ve kara yürekli bir grup bulut kılık değiştirip gerçek yüzlerini gizleyerek bu bereketli yağmur bulutlarının yerine geçmeyi akıllarına koymuşlar. Onlar aydınlıktan ve huzur içinde yaşayan ademden nefret eden bulutlarmış . Bu nedenle ne adem adını duymaya nede onların yaşadıkları bereketli Badem diyarına tahammülleri kalmamış onlara göre Ademler ve Bademler diyarı bu dünyada durdukça gökyüzü hep aydınlık olacak karanlığın gözleri yarasalar ve drakulalar gibi hep bu parlak ışık ile kamaşıp duracakmış.
Bu zifiri karanlık zihinli bulutlar, Ademden ve onun diyarından yayılan nuru söndürmek için akıllarınca bir plan yapmışlar nerede zehirli gazlar varsa onu soluyacaklar, nerede kimyasal atıklı sular varsa onu içecekler, nerede mikroplar varsa onları da getirip yağmur bulutlarının içine sızarak tüm bunları Bademler ülkesindeki Ademlerin üzerine yağan yağmura gizlice karıştırıp boca edeceklermiş.Önce kendi aralarında konuşmuşlar Bademler diyarının her yerine bu soluduğumuz zehir ve içtiğimiz kimyasal sular ve topladığımız mikroplar yetmez .onun için ençok kayıp nasıl verdiririz ona bakalım demişler. Bir dahaki sefere de diğer kalanlarını yok ederiz. İçlerinde en zifiri beyinli bulut demiş ki ilk önce yaşlı ve tecrübeli olan ademleri yok edelim . Şehrin en eski kısmı şu taraf o taraftaki eski evlerde oturanlar hem yaşlı hemde vücutları dirençsiz. Hem onlar yok olursa, onların tecrübeleri ve bilgileri de yok olur geride kalanlar da bu bilgisizlik ve tecrübesizlikle toprağı kurutur giderler demiş.tüm zifiri akıllıların aklına bu şeytani fikir iyice yatmış.
Bu zifiri bulutlar başlamışlar dört gözle, yağmur bulutlarının yolunu gözlemeye. Ne zaman ki yağmur bulutları Ülkenin eski evlerinin bulunduğu yere doğru yönelmiş, Zifiri bulutlar da bir hıza yağmur bulutlarının içine karışmış. Ve gidip, varıp ak bulutların kapısına dayanmışlar. Ak bulutlar, ev sahibi edasıyla buyur etmişler kibarca kapıya gelen yağmur bulutlarına, izin vermişler, Bademler ülkesinin göğüne geçmelerine ,ancak bir gariplik sezinleniyormuş hallerinde. Kocamış bilge Akbulutun dikkatini çekmiş bu durum ,çünkü Bazı bulutlar, yüzlerini gizler gibi simsiyah pelerinlerine bürünüp birbirlerini itekleye itekleye giriyormuş içeri. Nezaketin ne si bile yokmuş hallerinde. Yağmur bulutları gibi kibarlık sezilmiyormuş hiçbirinde. Paldır küldür dalmışlar yağmur bulutlarının peşine .Ak bulutlarda bu işte bir gariplik olduğunu anlamışlar. Anlamışlar anlamasına fakat,Bir anlam verememişler kötülük bilmediklerinden hiçbiri. Neyse demiş bilge Akbulut çıkar nasılsa yakında kokusu. O gün hava güzelmiş dedik ya mevsimlerden bahar diye. Çoluk çocuk okulda derste, yaşlılarda kışın soğuğundan bıkmış bahçelerde güneşlenmekte. zifiri bulutlar tüm yaşlıları görür görmez ovuşturmuşlar ellerini .ve bir hıza boca etmişler kapkara zifiri yüreklerinden kimyasal zehirleri ve hastalık saçan mikropları. Yağmur bulutları da bırakmış ellerinden bereket yağmurlarını .sanki hayır ve şer birlikte yağıyormuş ,Badem diyarına doğru. Hayır ile şer boğuşuyormuş yağmur damlalarında. Her bir yaşlı Ademin eline yüzüne değmiş ne yazık ki bu zehirli yağmur. Önce herkes yağmur yağdığına çok sevinmiş ancak günler geçtikçe herkeste bir kaşıntı başlamış, derelerdeki balıklar ölmeye, badem ağaçları meyvaya duramadan çiçeklerini dökmeye, kuşlar böcekler,hayvanlar Bademler diyarını terketmeye başlamış. kimse ne olduğunu anlamıyormuş. hastalanan yaşlılar teker teker ölüyor olan biteni gökyüzünden seyreden akbulutlarsa üzüntüden ne yapacaklarını bilmiyorlarmış. Akbulutların koca bilgesi düşünmüş taşınmış ve galiba aklına gelen başlarına gelmiş hain zifiri bulutlar yağmur bulutlarının içine sızmıştı .hemen tüm akbulutları ve yağmur bulutlarını bilgilendirmek için yanına çağırmış. Bu arada zifiri beyinli bulutlarsa yeni planlarını hazırlamış bir dahaki yağmuru gökyüzünün bir kıyısından seyretmektelermiş . Bu kez ki hedeflerine çocukları koymuşlar. Çünkü ademlerin neşe kaynağı çocukları imiş. onlar olursa mutlu oluyorlarmış, çocukların olmadığı bir dünya zaten karanlık olurmuş. bu tamda onların isteği şeymiş zaten. Kocaman bir karanlık ve kötülük.
İstişare için toplanan ak bulutlar ve yağmur bulutları bilge Akbulutun sayesinde olayı kavramışlar. ancak ne yapmalılarmış da hem bu zifiri bulutlardan kurtulmalı hemde hasta olan Ademlerin iyileşmesine yardım etmelilermiş. Onlara yardım edebilecek olanın güneş, rüzgar ve kasırgalar olduğuna karar vermişler. Toplanıp hep beraber gökyüzü konseyini toplamışlar. İlk iş rüzgarlar tertemiz oksijeni Badem ülkesine getirecek ne kadar zehirli gaz varsa onları eserek uzaklaştıracakmış. Güneşse her yeri ısıtacak yaşlıların kemiklerini ve bağışıklığını kuvvetlendirecekmiş. En önemli görevse kasırgalara düşüyormuş.O zifiri bulutlar ne zaman yağmur bulutlarına ya da başka şekilde sızmaya çalışsa,kasırgalar o zifiri karanlık beyinli bulutları yaka paça yakalayıp yok edeceklermiş.
İşbirliği içindeki bulutlar, kasırgalar, güneş ve rüzgar hepsi görevini yapmaya durmuş, yaşlılar güneşte ısındıkça bağışıklıkları güçlenmiş, rüzgar bol bol oksijeni Bademler diyarına taşımış, öksürükler, kaşıntılar azalmış, ölenler olsa da büyük çoğunluğu iyileşmiş. Yep yeni çiçekler açmaya başlamış kuşlar hayvanlar geri dönmüş. Ancak meyveler çiçeklerini döktüğünden badem ağaçları meyve verememiş. Böylece bahar bitip yaz gelmiş, çocukların okulları tatile girince hepsi neşeli neşeli sokakları bahçeleri doldurmuşlar.
Uzaktan olanı biteni anlayamayan kara zifiri bulutlar normale dönen yaşamı ve neşe içinde oynayan çocukları gördükçe dahada kinlenmişler kinleri dahada bileylenmiş ,tekrar en zehirli gazları kimyasalları ve mikropları toplamışlar ki bir dahaki yağmurda da çocukların üzerine bunları yağdırsınlar.
Günler akıp gitmiş, yağmur bulutlarının, yağmur yağdırma zamanları gelmiş çatmış, Ancak bu kez onlarında planı varmış. Bu zulmün hesabı elbet sorulacakmış. Zalime merhamet mazluma zulüm demekmiş, Vaktinde gelmeyen adalette adalet olmazmış, şimdi hem mazluma edilen zulmün hesabı sorulacak hem de adaletin keskin kılıcı hükmünü verecekmiş. Plana göre tüm yağmur bulutları anlaşıp siyah kıyafetlerinin altına birde gri kıyafet giyecek yıldırım çakıp işaret fişeğini ateşlediği anda zifiri bulutlardan kendilerini ayırmak için bir anda üzerlerindeki siyah kıyafeti çıkaracaklar ve üzerlerinde yalnızca gri bir kıyafet kalacak ve onlardan hepsi ayrılıp ters istikamete doğru gideceklermiş. Peşlerine kasırga devreye girecek ve kara pelerinli zifiri bulutların hepsini önüne katıp götürecekmiş.
Hem hayır tarafı, hem de şer taraf planlarını uygulamak için tetikte bekliyormuş adeta. ilk hareket bereketli yağmur bulutlarının, Bademler diyarına yönelmesi olmuş. Bunu gören zifiri bulutlar bir hıza yattıkları pusudan fırlayıp yağmur bulutlarına karışmış bile kimse anlamadan, hep beraber yine Bademler ülkesinin göğündeki akbulutların kapısı çalınmış tık tık. Bu kez akbulutlar koskoca iri gövdeleriyle kasırgayı arkalarına saklamışlar. Yağmur bulutları ve ak bulutlar şimşeğin çakması ile operasyona başlamışlar. Tüm yağmur bulutları üzerlerindeki siyah kıyafetleri çıkarıp atmış bir anda ve hepsi gri şekilde zifiri bulutlardan ayrılmış. Gökyüzünde bir anda yağmur bulutları ,Akbulutlarla beraber Aladağlardan uzağa çekilmişler. AKbulutun ardına saklanan kasırga esmiş gürlemiş en güçlü nefesiyle ve bir hortum haline dönüşerek ne kadar zehirli kimyasal ve mikrop yüklenmiş kara pelerinli zifiri bulut varsa önüne katıp hepsini volkanik Ala Dağın içine süpürüp götürmüş. Zifiri bulutlar içlerindeki envai çeşit zehir ve kimyasal ile birlikte kızgın lavların arasında eriyip gitmiş. Çok büyük bir iş başarmanın mutluluğu içinde ak bulutlar ve yağmur bulutları el ele kolkola tekrar Bademler Diyarına geri dönmüşler. Yaylalarda, bahçelerde oynayan çocukların üzerine şöyle güzel çisil çisil bir yaz yağmuru yağdırmışlar ve yine herkes ellerini göğe uzatıp Allaha şükretmiş ve gökyüzünde yağmurdan sonra yine rengarenk gökkuşağından kocaman bir gülücük belirmiş. Bu kez gökten elma değil yağmur damlalarına saklanmış 7 güzel renkli boya düşmüş .Bu yedi renk boya ile tüm çocuklar en güzel hayallerini sonsuza dek boyasınlar inşallah.
(FATMA DOĞAN 29 KASIM 2024/TURHAL
Kayıt Tarihi : 7.2.2025 13:21:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!