Oysa bunlar Avrupa'da: Osmanlı'nın İstanbul'u almalarının, haklı gururunu yaşadığı sürecin hemen akabinde, aşılan yıkılan bir ilişki biçiminin sonlanması idi. Avrupa artık o tarihten 100 yıl gibi kısa bir süre sonrasında, çobanlık ve çiftçilik üretimlerini SANAYİ için yapar oldular. Bu temel içinde ilişkilenir çatışır bir toplumsal düzenlenişler, biçimine girmiştiler. Süreç süratle kapitalizm denen olguya evrilir oluyordu. Kapitalizm dal budak salıyordu. Bunlar Dünya devrimi idi. Oysa O muazzam medeniyet, hala yarı savaş ekonomisi ile yapılaşıp uygarlık var ediyordu! Aynı süre içinde de Avrupa'nın bu atılımları ilerideki imparatorlukların kaçınılmaz sonunu getirecek olan bir ilişki olacaktı. Böylesi yan yananlığın fark edilemeyişi ile birlikte, Osmanlı yarı feodal bir medeniyet geliştiriyordu.
Gazi Hazretleri, bunları çok iyi iç sinmişti. Mevcut kadrodan görünüşle, Gazi'yi pırıl pırıl eden farkı bu idi. Kadronun bunları bilip özümsediğini söyler olmak, en azında muhakemesizliğin dik alasıdır. Çünkü eğer kadro geneli günceli anlamış ve yaşamsal olarak bunu düzenleyecekti ise, bunun projesini, savaş sonrasında dahi değiştirmeyi hiç düşünmediği ümmetçi, fetihçi gelir yapısına bürünmüş, mevcut yönetimle, saltanat ilişkileriyle, bunu sürdürmek mümkün mü idi? Zaten yönetsel çağdaş politikaların ilişkilenişini zorunlu olarak, mevcut yapıyı, yeni ilişkilenişle uyuşturmazdı. Bu yüzden Avrupa'da hem laiklik benimsenmişti, hem liberal, sosyalist vs. birçok rejimsel uygulamaların yönetsel biçimleniş ve kurumsallaşması, bunların hukuksal siyasi alt yapıları, düzenlenmişti.
Oysa bizim kadrolar, padişahı ve yurdu düşmandan kurtarıp, padişaha teslim ettikten sonra; belki de bu konjonktür konularından bahisle, padişahı sürekli ikna etmenin içinde olacaktı. İltifatı şahaneden lütufçu ihsan bekleşeceklerdi! Ülke yönetimi; bir arzu hale cevap alır gibi diletişlere gidilecekti. Bu ne vizyon koyuştur. Ne konjonktür ilişkilerini anlayıp iç siniştir, ne de üreten ürettiren paylaşan yepyeni bir ilişkiler ağına eviriliştir. Tam bir kısır görüşlüktür.
Osmanlı'nın son demlere değin gittikçe gerileyen bir durum olaraktan da olsa, süren savaş ekonomisi yapısı, Ata'nın konjonktürde ayıkladığı, artık yapının ganimet gelirlerine dayanmasını yada böyle bir yapılaşmanın artık olası olmayacak köhneliğini darma duman ettiği bir fevkti. Zaten zamanın da, zeminin de zorunlu sonucu idi. Bu yüzden Gazi önündeki birinci paylaşım savaşı gibi bir cinayeti ve nedenini görüyor; bunun içinde; ” Aksi gerekmedikçe, savaş bir cinayettir” diyerek ayakları yere basan, gerçekçi politikaları ortaya koyacağını açık ediyordu. Bunun mutluluğunu da 1923’lerde ve 1930'larda adım adım gerçekleşen aşmaların meyvelerini topladıkça duyacak ve memnuniyetini: “Yurtta barış, Dünya'da barış “ tebessümü ile ifade edecekti.
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
Deli cafer ismail tayfur ve şaşı
HER HAREKET BAŞARIYA ULAŞMAZ HOCAM. YA VAROLACAKSIN YA SÖMÜRÜLÜP GİDECEKSİN. TEBRİKLERİMLE SELAM VE DUA .KALEM DAİM OLSUN.
Kusur üretmeyen sistem işleyip gelişemez, doğruları bulamaz.
MÜKEMMEL TESPİTLER
UNUTMAMAK GEREKİR Kİ ;BİR ÇİÇEĞİ GÜLÜ TOPRAĞA EKTİĞİMİZDE OTLARIN YANINDA DİKENİDE YABANİSİDE BİTİYOR.İSTER TEMİZLERSİN İSTER ÖYLE KABULLENİRSİN
MALESEF Kİ BU DA KİŞİNİN KENDİ SEÇİMİ...
KUTLARIM
SELAMLARIMLA
Birleşmek Zamanıdır
Almanlar siyonistleri vurdu dün
Fransız'ı mıransız'ı vurdu dün.
ABD hepsine tuzak kurdu dün.
Birleştiler bize karşı bak bugün.
Tarihi Allah'a havale edip,
Müslümanı hem kardeş bilip
Şeytanı aradan şöyle bir silip
Birleşmek birleşmek
Birleşmek zamanıdır.
Feyzi Kanra
Selam arkadaşım
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta