Tozlu yollarından görünür ırakta silueti öylece
Demişlerdi, istasyon binası üç çeyrek saat ötede,
Yürüdüm, ulaştım ince bir kuytuda yolun sonuna
Vardım sivri çatılı koca binanın tam kıyıcığına,
Bilmem gayrı ötesini, Anadolu’da bir taşra garı
Gözümde büyüdü oracıkta, o kasvetli binası,
Dediler; Alman bir mimarın eseri
Gayrı bundan böyle hep aynıymış ötesi,
Durdum baktım konuşmak ister gibi,
Demir yolların arasında oynaşmak ister gibi;
Ne bir kuş sesi ne de bir rüzgar esintisi
Her yanı sarıvermiş kara trenin isi,
Bekleşir durur katar katar yaşlı vagonlar
Sessizlik ve mor ötesi ufkunda kesişir makaslar,
Çalışır durur oracıkta birkaç demiryolu işçisi,
Mevsimlerden hazan, şunun şurası zemheri
Değişiminde haykırır tüm benliğiyle doğa
Ufkunda gelmede bir mevsim gelin duvağıyla,
Sanki hepsi birden dile geliverircesine
Bu yaşlı istasyon neler gördü geçirdi dercesine;
İlkin Kuvayi Milliyenin kurtuluş cephanesi
Sonrasında kara trenin cepheye götürdüğü şehit erleri,
Demirle sırt sırta yol aldı, geçip gittiler garba buradan
Belki mola anı içtiler bir yudum memleket suyundan;
Geçmişin sıcaklığında dalıp gitmişim uzaklara
Gözümün ferinde yansır düşünceler hiç durmamacasına,
Apansız yansıdı bekleme salonunda ki sobanın kızıllığı
Üşüyüverdi benliğim akşam zamanı duyumsarken o anı,
Sobanın başında ısınır tulum giymiş bir iki duvar ustası,
Köşede kasketi elinde, bir adam darmadağınık saçları;
Yanında durur öylece el pençe divan, yazgısına razı
Basma entarili, yanık tenli cefakar bir köy kadını,
Aşmış gibi ölümsü yolları, kucağında zayıf bir bebesi
Sessizce emer durur o körpe anacığını gizli gizli,
Daha iki saat var, dediler posta trenine
Kızıllığa birleşiverdi canlar, duman altı sessizliğinde,
Kasketi yan dönmüş yaşlı adam, yüzünde uzun çizgiler
Anadolu Garında, posta trenini beklerken birer birer...
O. Selçuk YILMAZ
İzmir/2004
Kayıt Tarihi : 9.1.2002 09:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!