Anadolu Şiiri - Yorumlar

Kenan Çarboğa
772

ŞİİR


29

TAKİPÇİ

Sen Anadolu'yu gördün mü gardaş?
Tozlu yollarına vuruldun mu hiç?
Sen torbanda kuru ekmek, yavan aş
Gurbetten gurbete sürüldün mü hiç?

Uyandın mı şöyle ezandan erken?
Seher rüzgârında mahmurluk varken

Tamamını Oku
  • Şahin Yılmaz
    Şahin Yılmaz 30.09.2009 - 20:47

    Tebrikler değerli hemşerim.
    Ne güzel anlatmışsın Anadolu insanının hâlini.
    Selamlar.

    Cevap Yaz
  • İsmail Tıkıroğlu
    İsmail Tıkıroğlu 30.09.2009 - 20:32

    Türküler duydun mu, yandı mı için?
    Türküler ağıdı giden her göçün
    Delik pabuç, yırtık mintanın için
    Makamda hor, hakir görüldün mü hiç?

    harika bir anadolu şiiri
    gerçeğin adı
    gerçeğin kendisi kutlarım
    birde böylesi bir şiirdeki dört yorumu görünce
    bu şiirin tutup birilerine tükürmesi gerek
    kutlarım kalemini
    selamlar

    Cevap Yaz
  • Enver Yıldız
    Enver Yıldız 07.02.2008 - 14:58

    Tebrikler...

    Cevap Yaz
  • Mustafa Sami
    Mustafa Sami 30.01.2008 - 10:29

    anadolunun, türk halkının ne tür zorluklar içinde yaşadığını tasvir bakımından olsun şiir estetiği bakımından olsun herşeyiyle mükemmel bir şiir, tebrikler...

    Cevap Yaz
  • Selfet Duran
    Selfet Duran 30.07.2007 - 19:26

    çok güzeldi
    anadoluya ve şiire dair güzel izlenimler edindim kutlarım...

    ve benim kalemimden anadolu


    Ben Anadolu Ben Tarih

    Hep aynı değildik
    Biz kandırdık masalları
    Bulup çıkardık iki zamanı
    Kaf dağının ardından
    O ustura yüzünü gecenin
    Parçaladık gürzünü vurup
    Tümülüsten
    Kargı kucakta
    Elinde balta
    Ok ve yayıyla
    Doğruldu bir ceset
    Doğruldu Anadolu’nun dünya yaşındaki toprağında
    Her karışına bin evliya düşen
    Dua da
    murat almada
    O çaresizliğin yeni adı
    Değmeğe görsün yalanı
    Elle tutulmaz gözle görülmez
    İnançtır bu
    Kavimler helak oldu
    Tufanlar atlattı bir başına
    Gel gör ki
    Uslanmadı arsız çocuk
    Yine katline icazet
    Kellesine ödül
    Islak ve korkak
    Gelip sığındı kucağına
    Tırnaklarının altı boşalmış
    Gözleri yuvasına kaçmış
    Sanki hiçbir zaman
    Hiçbir yerde yaşamamış
    Söküp dağları ilmik ilmik
    Yüzü ve teni cehennem şerhası
    Avunmaz susturulmaz
    Bir ustura gibi yangını
    Ve yanı başında bir salep
    Tüter buram-buram
    Taşları ilm-i simyaya
    Bedeni bir kadavra değeriyle ölçülüp biçilen
    Ve doyamadan
    Vuramadan dudağını ergen bir kıza
    Ah bu toprak
    Kazınan parçalanan gecelerin
    O ak sakallı dedelerin
    Nazlı-nazlı büyüttüğü emeği
    Yitirdim ustamı yakın zamanda
    Çıraklıktan çıkamadan
    Kimse akıl etmez
    Gidip saklansam
    Bir dağ çiçeğinin kucağına
    Varıp eline
    Sürsem hummalı alnımı
    Acep saklar mı beni
    Yeni çıkmışım ülkem savaşından
    Ki hala incecikten topuğum bembeyaz
    Su içtiğim nehir köpük-köpük
    Göğsümde sancı var
    Tomurcuklanmakta bir şeyler
    Pıt-pıt
    Kan damlar içime
    Onur ve namus cenginden
    Yani sıratla cehennem arasından
    Elimi yıkayarak çıkmıştım oysa
    Engerekler emzirdim
    Zümrüt-ü Anka’lar
    Dervişler dolandı eteklerimde semahlar dönerek
    Ozanlar söyleşti avunmaz hislerin dillendiği vakit
    Ve hal böyleyken
    Gel dedim, ne olursan gel.
    Ceylanı kurtardım avcının elinden
    Hala hatırımda cennetten kovuluşum
    Sevdalandım çoğu kez göklere
    Dağlar yarattım ufuklar boyu
    Munzur, ağrı, süphan, karacadağ.
    Kavuşmak demiştim masmavi
    Çırılçıplak
    Suskun ve asi
    Bir kültür ağlaşır magmasında
    Gördüm tarihin cellat yüzünü
    Yaşamsa böyle
    Üç kuruşluk dünya da
    Ebedi
    Ve korkusuz
    Ve pazarlıksız
    Ve asi
    Çoktandır yatırdığım koynumda
    O soylu sevda
    Bir elim cennette benim
    Muhammed yanında
    Bir elim sonsuzlukta
    Gazele şiire doymadım
    Üzerimde uçan
    Her daim kışlayan
    Bakidir yanımda
    Ben Anadolu’yum
    Ben tarih


    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta