.................İmr’ül Kays’ın diliyle
Zehirli elbiseyle
Soyulsun baştanbaşa derim
Asılmasın duvarına Kâbe’nin
Yedi kez yedi yerde kalsın şiirlerim
Ya zamanından çok erken gelirim
Dünyaya geldiğim gibi
Ya zamanından çok geç
Seni bu yaşta sevdiğim gibi
Mutluluğa hep geç kalırım
Devamını Oku
Dünyaya geldiğim gibi
Ya zamanından çok geç
Seni bu yaşta sevdiğim gibi
Mutluluğa hep geç kalırım
Üstadım;
üzerinde çok şey söylenecek ve yazılacak bir tema seçmiş ve usta kaleminizden dökülen anlamlı ve düşündürücü dizelerle bize aktarmışınız, tebrikler.
Teması, tekniği, anlamı ve bizlere ulaşan etkisiyle mükemmel bir eser... (Tam Puan + Ant.)
Sevgiyle, esen ve esinlerle kalınız...
Nafi ÇELİK
sayın hocam yazdıklarınızı okudukça daha hiç bir şeyden haberimiz olmadığını anlıyoruz saygılar
öğrendik dizelerinizle...sağolunuz....tebrikler......teşekkürler...
Ya ağam yazdığın şaheserlerden haberdar eyle yaa
Öncelikle şiirde adı geçen, Arap Edebiyatının gelmiş geçmiş en ünlü, en muhteşem şairi İMR'ÜL KAYS ve MUALLÂKA İmr'ül Kays; okumakta olduğumuz şiirin temel dayanağı, asıl konusudur. Kasidenin piri sayılan ve İslâmiyet öncesi, Arap şiirinin zirvesinde bulunan şairin, bir de 'divanı' bulunmakta.
İslâmiyet öncesinde Araplar, eşhürü hurüm diye anılan 4 ayda (Zilkade, Zilhicce, Muharrem, Recep) aralarında meydana gelen kabile çarpışmalarına son verdiklerinde, muhtelif yerlerde panayırlar kurarak alışverişler yapıp, şiirler okurlarmış. Bu panayırların en meşhuru Taif civarındaki Sukû Ukâz panayırı. Ülkenin en gözde şairleri arasında ( adeta şiir yarışması gibi) etkinlikler düzenlenir, en beğenilen şiirler Mısır ketenlerine yazıldıktan sonra, Kâbe'nin duvarlarına asılırmış. Özellikle 7 ASKI-7 MUALLÂKA adı ile anılan 7 KASİDE bu şekilde beğenilip asılarak edebiyat tarihine geçmiştir.
Şair, GÜLCE' edebî akımının önerdiği ŞİİR TÜRLERİ ile bu “7 ASKI - 7 KASİDE “ yi güzel dilimiz Türkçe ile günümüze aktarmaya çalışırken; yeni nesile, geleceğe de bir miras olarak emanet etmeyi amaçlamış.
Nitekim bu çalışmanın bir önceki ve başlangıç ayağı olan “ Kafiyenin Efendisi” ile aynı tarihin, yani İslâmdan önceki cahiliye döneminin şiirini yansıtan 7 Askı' yı, görkemli geçmişiyle (aslına sadık kalarak ) şiirleştirip günümüze taşımayı, kendi çapında disipline ederek farklı bir seri oluşturmayı görev bilmiş, amaç edinmiş.
Gelelim İMR'ül KAYS' ın kısa öyküsüne;
Rivâyet odur ki; BİZANS İMPARATORU JÜSTİNYANUS’ un kızını kendine âşık eden İMR'ül KAYS; muhteşem şiir dili yanında, yakışıklı, babayiğit yanıyla da dikkat çeker. Kızına âşık olduğu için Bizans İmparator’ u tarafından (dost görüntüsü altında) hediye edilen zehirli elbiseyle cezalandırılır ve hemen oracıkta son nefesini verir. Bir gün önceden de, adını-sanını bilmediği bir prensesin mezarının yanına gömülmesini söyler.
Ve tabii, yazılı kaynaklara göre de ; şairin doğduğu topraklarda ( ANKARA-ELMADAĞ ilçesi' NİN YEŞİLDERE BELDESİ’NDE) bir türbede ebedî istirahatına çekilir.
Başta Mevlâna olmak üzere, birçok islâm şairinin hattâ AKİF'in bile dikkatini çeken İmr’ül Kays' ı ; yeniden diriltmek… Tarihi ve şiiri birlikte harmanlayarak beslendiği kültüre karşı sorumlulukla, aidiyetlik duygusuyla yeni şeyler söylemek ister şair.
Bir döneme ait sosyal, kültürel, toplumsal yapıya, yaşama, tarihe ve şiirle birlikte edebiyata dair renklerin iz düşümü olan bu değerli çalışma, şiirin kahramanı İmr’ül Kays’ ın ağzından hikâyelendirilerek can bulmuş, çiçeklenmiş yeniden şiirin efsunkâr ikliminde . Değerli kaleme, ustaya saygıyla, dostlukla, teşekkürle…
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta