ANA KARNINA DÖNÜŞ
Kurgubilim Roman
‘Eşim Nazire ‘ye tükenmeyen sevgilerimle armağan ediyorum.’
Önsöz
Bu bir söylev olsaydı; yaşayan birinin ölümün ötesi üzerindeki konuşmalarına tek değer veren çıkmayacaktı. Temelde, değer verilmesini de beklemiyorum. O nedenle bu yapıtın, salt yüceltilmesi için ortaya koyulmadığını belirtmek isterim. Amacım karanlıklara tek bir kibrit ışığı tutabilmek ve okuyucuya bir de alışılandan başka türlü düşünebilmenin kapılarını aralayabilmektir. Yoksa gerçeği bulmak ve onu nitelendirmek benim değil, bir başına okuyucunun görevidir. Konuda bana düşen ödev; olasıyı olmuşa ve olana yaklaştırabilmek ve aralarında az çok bir sentez yapmaya çalışmaktır. Bir kurgubilimci (*) den bundan ötesini beklemek ondan çok şey istemek olur. Çünkü; o salt yaşananları değil, yaşanması olası görünenleri de ortaya koyma çabasındadır. Bu bakımdan şu yapıt elbette ki bir varsayımdır. Elbette ki bir varsayımlar sentezidir. Sentezde gerekenden çok ileriye gidilmiş veya yeterinden çok geride kalınmış olabilir. Ama bu benim suçum değildir. Zira; yazımızın genel içeriği konusunda o denli az şey bilinmektedir ki; bir kurgubilim yazarına bilinmeyenleri bilinenlerden çıkarmaktan öte bir şey kalmamaktadır.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,